Bağımsızlık ve Varoluş Mücadelesini Mümkün Kılan Büyük Öndere, Minnetle…..
Türk Ulusunun ülküsü (Ulusal irade seslenişi): “Tüm olumsuzluklara, tüm engellere rağmen, Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmak… Çağdaş bilimin ve analitik düşüncenin gelişimini sağlayarak, ülkemizi daha müreffeh kılmak…. Geleceğe umutla bakmak…. Her alanda (Sosyal/siyasal ve Ekonomik) tam bağımsızlık mücadelesini başarmak ve Türk Ulusu’nu çağdaş uygarlığın “sürdürülebilir lideri” yapmak….Türkiye’nin 19 Mayıs1919’dan beri süren bağımsızlık ve varoluş mücadelesi kutlu olsun. Bu mücadeleyi mümkün kılan Büyük öndere, minnetle….
Küresel oyun kuruculara (Yedi Düvele) karşı, Türkiye’nin bitmeyen varoluş savaşının Tekrar kodlandığı gün: 19 Mayıs
3,7
19.05.2013 10:35:18
A+ A-
Bugün en uzun youn tek adımla başldağı gün…..
“19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından birii…. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih gün….Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek olanların ve köhnemiş fikirlere karşı genç fikirleri önümsemiştir… “Gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımakta…. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmektedir… O’nun şu sözü çok manidardır:“Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.” (1)”
Türk Milleti Birinci Dünya Savaşı sonrasında kötüleşen koşullar içinde kurtuluş çareleri ararken büyük bir lider Mustafa Kemal Atatürk ortaya çıktı ve Samsun’a ayak basarak “Kurtuluş” yolunu açtı. Dolayısıyla Atatürk’ün 16-19 Mayıs 1919 İstanbul’dan başlayan yolculuğu bir kurtuluş dönemini simgeler. Samsun’a ayak basışının taşıdığı önem Atatürk’ün Büyük Nutku’nu 19 Mayıs 1919 Samsun’a çıkışı ile başlatmasından anlaşılmaktadır ki şimdi bu yolculuğu kısaca özetliyelim..Samsun işgal kuvvetleri için önemli noktalardan. Stratejik bakımdan büyük öneme sahip ve Karadeniz’den Orta Anadolu’ya açılan en rahat ve güvenilir bir kapı. İngilizler 9 Mart 1919 tarihinde Samsun’a askerî birlik çıkartıyor. Buna tepki olarak Türk Makinalı Tüfek birliğinden Hamdi adındaki bir teğmenin askerlerini alarak dağa çıkması (2)dikkatleri bu bölgeye çekiyor. İngiliz Yüksek Komiserliği’nin de Türk halkının silâhlandığı konusundaki şikayetleri üzerine bu bölgeye güvenilir bir kumandanın olağanüstü yetkilerle gönderilmesine karar veriliyor. Bu kumandan Mustafa Kemal Atatürk ve Büyük önder uzun zamandan beri ülkenin içinde bulunduğu bu umutsuz duruma üzülüyor ve birşeyler yapmak için Anadolu’ya geçmek istiyor. Bu O’nun için bulunmaz fırsattı. İstanbul-Samsun yolculuğu öncesinde Atatürk’le Padişah Vahdettin arasında geçen konuşmayı Büyük önder şöyle anlatııyor::(3)
“-Paşa, Paşa!… Şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin!Bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir (bu bir tarih kitabıdır)! Bunları unutun, dedi, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden daha önemli olabilir…Paşa, Paşa…Devleti kurtarabilirsin!…
Bu sözlerden hayrete düştüm diyor Büyük Önder.
Acaba diyor Vahdettin benimle içtenlikle mi konuşuyor?…
O Vahdettin ki… bütün yaptıklarından pişman mı olmuştur?
İşgalci güçler tarafından aldatıldığını mı anlamıştı? diye düşünüyor…
Fakat, böyle bir yorum ile başka konulara girişmeyi ürkütücü saydığını ve padişaha karşılık verdigini söylüyor:
-Kişiliğe güveninize ve bana bunca yüz verişinize teşekkür ederim…Elimden gelen hizmeti esirgemeyeceğime lütfen güveniniz…”
Büyük Önder bu konuşmada plânlarının sezilmiş olabileceği duygusuna kapılmış olmasına rağmen O’nu bekleyen ve O’na güvenen bir“Türk Milleti” nin varlığının kendisine güç verdiğini söylüyor. Atatürk ile beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü başlayacak yolculuğa gemi kaptanı İsmail Hakkı Durusu dışında 18 kişi eşlik ediyor. Bu 18 kişinin adları şöyleydi:(4) III. Kolordu Komutanı Kurmay Albay Refet Bey (General Bele), Müfettişlik Kurmay Başkanı Kurmay Albay Manastırlı Kâzım Bey (General DIRIK), Müfettişlik Sağlık Bakanı Doktor Albay İbrahim Talî Bey (ÖNGÖREN), Kurmay Başkan Yardımcısı Kurbay Yarbay Mehmet Ârif Bey(AYICI), Karargâh Erkân-ı Harbiyesi İstihbarat ve Siyâsiyât Şubesi Müdürü Kurmay Binbaşı Hüsrev Bey(GEREDE), Müfettişlik Topçu Komutanı Topçu Binbaşı Refik Bey(SAYDAM), Müfettişlik Başyaveri Yüzbaşı Cevad Abbas(GÜRER), Kurmay Mülhakı Yüzbaşı Mümtaz (TÜNAY),Kurmay Mülhakı Yüzbaşı İsmail Hakkı (EDE), Müfettişlik Emir Subayı Yüzbaşı Ali Şevket (ÖNDERSEV), Karargâh Komutanı Yüzbaşı Mustafa Vasfi (SÜSOY), Kurmay Başkanı Emir Subayı ve Müfettişlik Kâlem Âmiri Üsteğmen Arif Hikmet (GERÇEKÇI), İaşe Subayı Üsteğmen Abdullah(KUNT), Müfettişlik İkinci Yaveri Teğmen Muzaffer (KILIÇ), Şifre Kâtibi, Birinci Sınıf Kâtip Fâik (AYBARS), Şifre Kâtibi Yardımcısı, Dördüncü Sınıf Kâtip Memduh (ATASEV).
Atatürk beraberindeki kişilerle beraber 16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra “Bandırma” adındaki eski bir vapurla Galata rıhtımından ayrılıyor.
17Mayıs 1919 Cumartesi günü Bandırma Vapuru saat 21.40 sıralarında İnebolu’ya varıyor.
18 Mayıs 1919 Pazartesi günü beklenen yolculuğun sonuna geliniyor Yolcular Kalyon Burnu denilen yerden sandallarla Merkez iskelesine çıkarılıyorlar. Bu sandallardan birinin sahibi olan İsmail Yurtsever, o zaman için Atatürk’ü tanımadığını söylüyor,Atatürk’ü sandalda ve Samsun’da iken geniş yakalı lejyon kaputu ve başında kalpakla gördüğünü anlatıyor (5) Atatürk, İstanbul’dan başlayan ve Samsun’da sona eren yolculuk esnasında görevli bir askerdi ve giyimi de buna uygundu ancak Samsun’a ayak bastığı günden birkaç gün sonra asker değil, sivil olarak hareket edecekti. Atatürk’ün Samsun’a çıkışında gördüğü manzara pek parlak değildi. Şehirde İngiliz işgal kuvvetleri vardı. Pontusçular sokaklarda kol geziyordu. Halk kendisini koruyamayacak durumdaydı. Atatürk bugün müze haline getirilen Hıntıka Palas’ta kaldıkları süre içinde hep bu sorunları düşündü, yolculukta geçirdiği uykusuz geceler sona ermemişti; şimdi de burada uykusuz geceler başlıyordu. Ama, O’nda ve O’nun gibi düşünenlerde bu azim oldukça hiçbir engel aşılmaz değildi.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu yolculuk Türk Milleti için bir dönüm noktası oldu ve kurtuluşun başlangıcıydı…..
Bugün 19 Mayıs;
19 Mayıs, Büyük önderin Samsuna çıkış günü.
19 Mayıs, Tüm Dünyaya bir varoluş/bir diriliş/bir haykırış manifestosu.
19 Mayıs, Bir ulusun, ulusu ile özdeşleşen/bütünleşen önderin doğum günü.
19 Mayıs, emperyalizme karşı bir başkaldırının kodlanmış adı.
19 Mayıs, dünyanın dört bir yanında, emperyalizme karşı savaşan tüm mazlum milletler için bir umut günü.
19 Mayıs, küresel güçlere, küresel oyun kuruculara karşı hala sürdürülen, bitmeyen savaşın başlangıcı.
19 Mayıs, Küresel oyun kurucuların “Medeniyetler Çatışması” kitabında dile getirdikleri gibi, her ne pahasına olursa olsun yok edilmesi gereken bir gün.
19 Mayıs, kentleri yakılmış, yıkılmış, toprakları işgal edilmiş bir toplumun acı günlerinin resmi.
19 Mayıs, tersanelerine girilmiş bir ulusun her türlü olanaksızlıklara karşın başlattığı kurtuluş meşalesinin yakıldığı gün.
19 Mayıs, Yüce Türk Milletinin varlığını güçlendiren, umutları canlandıran, kaderimizi değiştiren, yolumuzu aydınlatan tarihi bir adım.
19 Mayıs, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın, her aşamasında büyük derslerle dolu bir destan.
19 Mayıs, Ulusumuzun, her türlü olanaksızlıklara karşın inanç ve kararlılığının simgesi. 19 Mayıs, Küresel güçlere karşı, küresel oyun kuruculara karşı kazanılan büyük zaferin başlangıç tarihi.
19 Mayıs; Türkiye Cumhuriyeti’nin genetik kodlarının oluşturulduğu tarih.
19 Mayıs, Türkiye Cumhuriyeti’nin Türk Gençliğine emanet edildiği tarih.
19 Mayıs, Türk gençliğine armağan edilen en büyük tarihsel miras.
19 Mayıs, büyük önder Mustafa Kemal’in bu tarihsel mirası Türk gençliğine emanet ettiği gün.
Büyük Önder bu mirası Türk gençliğine emanet ederken, gençliğe şöyle sesleniyor. Birlikte okuyalım:
“Ey Türk Gençliği. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”
Büyük önderin şu sözleri de manidar:
“Yaşamak isteyen ulusumuzun istemi, basit bir kelimede saklıdır ve gayet meşrudur: Bağımsızlık! Avrupa’nın iktidarlarından ve sermayedarlarından ayrı olan asıl ulusları, bizim yaşamımızı bize çok görmüyorlar (Atatürk, 27.1920 Tamim ve Telgraflar, S 344)”
Manidar başka bir sözü;
“Biz” diyor büyük önder, “Batı emperyalistlerine karşı kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz Aynı zamanda Batı emperyalistlerinin kuvvetleri ve bilinen her aracı ile Türk ulusunu emperyalizme araç yapmak istemelerine engel oluyoruz Bu suretle bütün insanlığa hizmet ettiğimize inanıyoruz (Atatürk, Tamim ve Telgraflar, S: 339)”
Büyük önderin manidar başka bir sözü;
“Biz bu hakkımızı saklı tutmak, bağımsızlığımızı güvence altında bulundurmak için genel kurulumuzca, ulusal kurallarımızla bizi mahvetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı savaşmayı uygun gören bir mesleği izleyen insanlarız (Atatürk, 1.12.1921, Söylev ve Demeçleri, C: I, S: 1969) Atatürk’ün şu sözleri de hiç ama hiç akla gelmeyecek.”
Unutturulan bir başka manidar söz.
“Almanlarla dost olduk; Almanlar memleketimize, ordumuza ve hükümetimize kadar girdiler Fakat Almanlardan bazıları, bağımsızlık ve onurumuza karşı tavır almaya başladıkları dakikada, en ince ve hemen hiçbir ayıt ve koşula bakmaksızın ruhen ve fiilen isyan ettim (Atatürk, 241.1924, Söylev ve Demeçleri, C: 3, S: 25)
Bu sözler akla gelmeyecek, anımsanmayacak; çünkü yıllardır unutturulan ve unutturulmaya çalışılan; Kurtuluş Savaşı’nın amacı ve laik cumhuriyetin ilkeleridir.”
Büyük önderin bu sözleri de çoktan unutulmuştur “Biz” diyor Atatürk, “Batı emperyalistlerine karşı kurtuluş ve bağımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz Aynı zamanda Batı emperyalistlerinin kuvvetleri ve bilinen her aracı ile Türk ulusunu emperyalizme araç yapmak istemelerine engel oluyoruz Bu suretle bütün insanlığa hizmet ettiğimize inanıyoruz (Atatürk, Tamim ve Telgraflar, S: 339)
Büyük önderi okudukça, manidar sözlerin çokluğu karşısında hayrete düşmemek elde değil, yine o sözlerden bir tanesi, birlikte okuyalım;
“(Büyük) devletler iktisadi esaretle bizi felce uğratıyorlardı Öteden beri bize bazı şeyler vermiş gibi, bizim bazı haklarımızı tanımış gibi tavır alırlardı Bu esarete katlanan yöneticiler hoşnuttu Çünkü görünüşte görkemli bir bağımsızlık elde etmişlerdi Fakat gerçekte, ulusu manen miskinlik çukuruna atmışlardı (Atatürk, Adana, 153.1923 Söylev ve Demeçleri, C: 2, S: 119)
Türkiye Cumhuriyeti’nin genetik kodlarını mutasyona/dejenerasyona uğratarak, toplumu tasarlamaya, formatlamaya, afazi hale getirmeye çalışanlar, demokratik yapıyı da on yılda bir kesintiye uğratmakta hiçbir beis görmediler.
Sözüm ona büyük önderin yolunda oldukları iddiasında bulundular. Mustafa Kemal’in devrimci, çağdaş ve bağımsızlık yanlarının tanıtılmaması için her türlü manipülasyon ve dezenformasyondan kaçınmadılar.
Evet, frak-smokin, bando-mızıka, kabul resimleri, fener alayları Ve beylik sözlerle dolu yapay söylevler ve heykeller!
Büyük Önderin; 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkışı millet olarak varlığımızı güçlendiren, umutları canlandıran, kaderimizi değiştiren, yolumuzu aydınlatan tarihi bir adım.
19 Mayıs, Cumhuriyet tarihimizin miladı.
Türkiye Cumhuriyeti, milletimizin birlik ve beraberliğinin, tüm unsurlarıyla bir arada yaşama ve ortak değerlerde kenetlenme iradesinin ortaya çıkardığı eşsiz bir eser. Şüphesiz vatanın kurtarılması ve bağımsızlık yolunda büyük bedeller ödenmiş, güçlü bir geleceğin inşası için emsalsiz fedakarlıklar gösterilmiştir. Türkiye, Cumhuriyet’in ilanının ardından geçen süre zarfında önemli kazanımlar elde etmiştir. Bugün Türkiye, demokratik rejimiyle, ekonomik, siyasi ve askeri gücüyle, insan kaynaklarıyla, köklü devlet geleneğiyle, küresel topluma katkılarıyla dikkat çeken, ilgiyle takip edilen bir ülke konumunda.
Türkiye’nin son yıllardaki performansını, istikrarlı şekilde ilerleyeceğinin ve Cumhuriyet’in 100. yılı kapsamında belirlediği hedefleri yakalayacağının bir işareti. “Bugün bunun bilinciyle, büyük bir özgüven içerisinde geleceğe umutla bakıyoruz. Yarınlarımızın daha çok daha parlak olacağından kimsenin şüphesi olmasın. Türkiye, sahip olduğu kazanımlarını daha ileriye taşıyacak, barış, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü temelinde yükselmeye devam edecek.Bu arada bir not:“Atatürk , hukukî anlamda, artık mevcut değil. Dolayısıyla, ona yasa yoluyla da bir imtiyaz sağlanması söz konusu olması mümkün değil. 25 Temmuz 1951 tarihinde kabul edilen ve 31 Temmuz 1951 tarihinde de Resmi Gazete‘de yayımlanarak yürürlüğe giren 5816 numaralı Atatürk’ü Koruma Kanunu, ceza hukuk normlarıyla korunması öngörülen hukukî varlık bir şahıs olarak Atatürk değil. Burada korunmak istenen Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna karşı Türk milletinde genel olarak yaygın bulunan hayranlık ve saygı duygusu. İşte, ceza tehdidi altına konulmak istenen davranışlar, halkın içinde yaşamayı sürdüren bu saygı duygusunu, yani merhumun anısını zedelemeye müsait davranışlar.” Bu notumuz şimdilik burada kalsın….Bu arada:
Vatan , Şehitlerimizin bize emanetidir. Vatan,Oğuzhandır, Vatan Atilla’dır, Vatan Sultan Alparslan’dır. Vatan, Sultan Mehmet Han’dır. Vatan, Mustafa Kemal Atatürk’tür…Saygıyla.
Aklı, bilimi ve ahlaki değerleri rehber edinerek yaşatan
Bizi biz yapan, o muhteşem değerlerimizin önünde saygıyla eğiliyor, ve diyorum ki; Allah bize yar olsun, Türk’ün özü var olsun..
Cumhuriyet ilkeleri, Atatürk ilke ve inkılapları, tam bağımsızlık ulusumuzun üç vazgeçilmezi. Bu duygu ve düşüncelerimle, başta Büyük Önder olmak üzere, tüm şehit ve gazilerimizi saygı ve şükranla anıyor, tüm ulusumuzun “19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı”nı yürekten sevgi ve saygıyla kutluyorum.
Sağlıcakla kalın!
Günleriniz hep aydınlık olsun!
Yüreklerindeki sevgi daim olsun!
Yüreği “Berkehan ve Bilgehan Deniz” Kadar temiz olan tüm insanların!
OE -19.05.2013
(*)Atatürk Kültür,Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi uzmanı.
(1)Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Hazırlayan:Utkan Kocatürk, 3. Basım, Ankara 1984, s.76.
(2)Sabahattin Selek,Anadolu İhtilâli, İstanbul, 1981, s.206.
(3)Falih Rıfkı Atay ve Mahmut Soydan, Atatürk’ün Anıları, İstanbul, 1982, s.153.
(4)Fethi Tevetoğlu, Atatürk’le Samsun’a Çıkanlar, Ankara 1987, s.16; Sadi Borak, Atatürk, İstanbul 1973, s.242; Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam 1919-1922, 2.Cilt,İstanbul, 1983, s.19; Sabahattin Selek, Anadolu İhtilâli, İstanbul 1981, s.213.
(5)Hürriyet, 19 Mayıs 1973, s.4.
(6)Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Hazırlayan:Utkan Kocatürk, 3.Basım 1984, s.164-165.
(7)A.g.e., s.342.
NOT:İlgilenenler için……
Büyük Nutkun 10 adet video ile anlatımı ..
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/1.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/2.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/3.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/4.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/5.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/6.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/7.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/8.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/9.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/10.mp4