Skip to content

Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!…

22 Nisan 2011, 18:07

İlk söz: Egemenlik, Ulusun kendi yazgısını belirleme hakkıyla

kendi kendini yönetme yetkisini ulusal istençle edinme olgusu

ve laikliğin kurumsallaşmasıdır.Mlli Egemenlik Ulusal Onurdur.

 Hıfzı Veldet hoca, İlk Meclis” (Çağdaş Yayınları, 1990)

bunu ayrıntısıyla anlatmakta.Birlikte ökuyalım:

 23 Nisan 1921, T.B. M. M’nin açılışının 1. yıldönümü.

O gün İçel Mebusu Şevki Bey ile Manisa Mebusu

Refik Şevket Bey, 23 Nisan’ın, eski tabirle

“ayad-ı milliyeden”, yani milli bayram ilan edilmesini

isteyen bir öneri verirler.

 Öneri görüşmeye açılır. Konya Mebusu Vehbi Bey itiraz eder:

“Efendiler! Rica ederim, böyle bir kanuna ne ihtiyaç vardır?

Nümayiş yapmakla bayram olmaz.

Ulusumuz İzmir’e o mübarek bayrağımızı diktiğimiz gün,

yüreğinde gerçek bir bayram yaşatır.”

 Tabii tartışma çıkar. Kırşehir Mebusu Yahya Galip,

itiraz sahibi Vehbi Bey’e, “Hoca efendi hazretleri!

Bugünü gökteki melekler bile yüceltiyor,

siz neden yüceltmek istemiyorsunuz?” der.

 Salon karışır.

Yahya Galip iyice yüklenir:

“Ne vakit böyle bir milli bayram olur,

memleketin sevinçli anları olur, bunun içine hemen

‘ahlakı İslamiye’ sokarlar. Her gün, her fırsattan

yararlanarak temcit pilavı gibi bunu söylemekten ne çıkar,

ben anlamıyorum.”

Mahmut Celal, onu destekler:

“Rica ederim bu, bütün Müslümanlar için büyük bir gün değil midir?”

Trabzon Mebusu Ali Şükrü, konuyu isim vermeden Mustafa Kemal’e getirir:

 “Efendiler! Meclis’in kendi kendine

‘Burada toplandığım günü bayram yapıyorum,

siz de bayram yapın’ demesi uygun değildir. (..)

İşi bütün ulus yaptığı halde bu başarı doğrudan doğruya bize mi aittir?

Mesela bir ordunun başarısı bir kumandana mı ait olacaktır?”

 Son sözü, teklif sahibi Refik Şevket söyler:

 “Koca bir tarihi canlandırma şerefini üzerine alan Meclisimiz

bugünü elbette kutsallaştıracak ve bunu torunlarına yadigâr bırakacaktır.

Bugünü ‘ayadı milliye’den sayan teklifimin oybirliğiyle kabulünü rica ediyorum.”

Tunalı Hilmi, “’Milli bayram’ diyelim” diyerek Türkçeleştirir.

Teklif kabul edilir ve kabul edilen kanun gereği

23 Nisan resmi tatil olduğundan oturum kapanır.       

 O günden beri -2 yıl eksiğiyle- 23 Nisan,

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır.

 Acaba  neden iki yıl eksiği ile?…

Bu sorunun cevabı ilgili linkte ki yazımda https://goo.gl/Ku4LrR

  Meclis’in ilk açıldığı gün olan 23 Nisan 1920’den

1 Ocak 1929 tarihine kadar her üç Meclis ‘te

Cumhuriyet tarihinin en ilginç ve önemli meclisleri:

Birinci Meclis, “Milli Mücadele Meclisi”,

İkinci ve Üçüncü Meclisler ise

“Siyasal ve toplumsal devrim meclisleri ” Bu notumuzda burada kalsın,,,,,

Büyük  önder halkıyla bütünleşerek,

Cumhuriyet’i

özgür ve egemen yaşam iradesi ile bayraklaştırdı.

Amasya Genelgesi’nden sonra Erzurum ve Sivas Kongreleri ve

bu kongrelerde alınan kararlar…

Ulusça kazanılan kurtuluş savaşının

Ulusun temsilcilerine devredilmesi…

“TBMM Orduları”(*) denmesi ve

demokrasinin çağdaş açılımı olarak

ulusun ayrılmaz, koparılmaz bir parçası

azlığın da temsil etmesi

ve,

Geleceğin temeli olarak da yaşama geçerilmesi…

Bu arada unutmadan,

‘Tek Millet’ olan ‘Türk Milleti’,

bir etnik aidiyeti değil

siyasî kimliğimiz…

Türk Milletine mensup her fert, etnik kimliği,

dini, mezhebi ne olursa olsun

‘Türk Vatandaşı’….

‘Tek Bayrak’

‘Türk Bayrağı’;

‘Tek Vatan’,

Türk Milleti’nin yaşadığı coğrafya olan

‘Türkiye’dir.

‘Tek Devlet’ de

‘Türk Devleti’, yani

‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’.

TBMM ,  Ulusal  yürüyüşün,

ulus bilincin kendi kendini yönetme iradesinin

insan hak

ve özgürlüklerine dayanan,

ahlak ve sorumlulukla sınırlı

hukuksal biçimlenmesi ve tartışmasız somutlaştırılması.

Ulusal irade seslenişi yeteneğini, diğer bir deyişle kolektif ruh/irade

varlığını çağdaş bilim ve akılcılıkla geliştirme çabasının

tarihsel süreciyle bir uluslaşma,

insancıl yaşama olgusu ve yönteminin

evrensel ölçütlerle yansıtılması.

insan hak

ve özgürlüklerine dayanan, ahlak ve sorumlulukla sınırlı

saygın bir kavram….

kamu hukukunda değişik kurumların kaynağı..

Cumhuriyet’in geçerli ve gerçek kılacak ülküsü.

Karar verme, yönetme-yürütme ve yargılama  hakkının,

kısaca  iktidarın Millete verilmesi..

Yargılama yetkisini de,

Millet adına, bağımsız mahkemelere verilmesi

Ülke topraklarının bütünlüğü,

ulusun bir’liği…

Kapsamındaki ulusal değerler

ve hukuksal gerekler içeren

egemenliğin kayıtsız şartsız

Türk Milleti’nin olması,

Tek Millet olma bilincinin kurumsallaşması…

Cumhuriyetle başlayıp demokrasiyle çağdaşlaşması

Hukuk devleti yapısının  benimsenmesi.   

Millet bilincinin

ve kendi kendini yönetme iradesinin

Anayasa kurallarıyla güvenceye bağlanması,

Egemenlik hakkı, ulusun varlık nedeni,

cumhuriyetin özgün niteliği,

devletin onuru.

Egemenliğin bağsız-koşulsuz Milletin  olduğu,

1921 Anayasası’nın 1.,

1924 Anayasası’nın 3.,

1961 Anayasası’nın 4.,

1982 Anayasası’nın 6 vurgulanmış..

1982 Anayasasında ki ilgili maddeyi birlikte okuyalım:

Egemenlik

MADDE 6. – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.

Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre,

yetkili organları eliyle kullanır.

Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye

veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını

Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.

VII.  Yasama yetkisi

MADDE 7. – Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.

Bu yetki devredilemez.”

Parlamento, siyasal oluşumun ve gücün odağıdır.

Anayasal kaynağı belirlemek yönünden egemenliğin

yetkili organlar eliyle kullanılacağı açıklığı getirilmesi,

böylece güçler ayrılığı ilkesi nin teyit edilmesi.

Egemenliğin kurulması, hiçbir biçimde kişiye,

kesime ya da sınıfa bırakılamayacağının genetik olarak kodlanması

Ulusun devletinin öğesi

ve sahibi düzeyine gelmesi.

Yetki, kurum ve kişilerde değil, ulusun kendisine verilmesi…

Çoğulcu, katılımcı, kurallar ve kurumlar düzeni olan demokrasi,

ulusal egemenliğin ulusal irade ile belirlendiği yaşamın

ötesinde, bir öz ve bir hukuksal yapı.

Uygarlık çizgisindeki seçkin

bir yer ediniş

Ulusal egemenlik ülküsünün

sürdürülebilirliği  için

çocuklara armağan…

23 Nisan’da “ÇOCUĞUZ”,

19 Mayıs’ta “GENCİZ”,

30 Ağustos’ta “ZAFERİZ”,

29 Ekim’de ise “CUMHURİYETİZ”.

Cumhuriyet ve Demokrasi ona layık olanların,
ona sahip çıkanların hak ettiği bir yönetim biçimi.
Ulusal değerlere, Cumhuriyet ilkelerine
sahip çıkılan nice bayramlar olsun..
Bayramınız kutlu olsun !..

Son Söz:

Duvarımda ve masamda her zaman resmini eksik etmediğim Büyük Önder ; ben de koltuğumda büyük adam gibi oturan torunlarım da sana minnettar. İnşallah onların çocukları da seni saygıyla ,sevgiyle ve minnetle anacaklar. Ululaştırarak ve masal kahramanı haline getirerek değil, kalpten severek ve teşekkür ederek, Atatürk diyecekler…
 

Türkiye, ilelebet pâyidar olacaktır ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘nin

ismini değiştirmeye hiçbir küresel güç  muvaffak olamayacaktır.

Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün  ilk kez 10. Yıl Nutkunda söylediği gibi;

 “Ne mutlu Türküm diyene!…”

Sağlıcakla kalın…

Yüreğinizdeki sevgi daim olsun!

Yüreği

“Berkehan ve Bilgehan Deniz kadar temiz tüm insanların, 

günleri hep aydınlık olsun!

————————————————————————————–

(*)Türk Ordusu, tarihin her safhasında, âdeta, Türk Milletiyle özdeşleşmiş, Türk Ordusu denince Türk Milleti, Türk Milleti denince Türk Ordusu akla gelmiştir. Bu ordu-millet kavramı, Büyük önder “Türk Ordusu, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir” diye kısa ve veciz açıklamalarıyla tarif etmiştir..

Comments

This Post Has 0 Comments

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous
Next
Back To Top