İlk Söz: Soru şu: Türkiye’de Şirket / Tekno kapitalizmin kökenleri nedir? Geçiş serüveninde Türkiye’nin sosyo-ekonomik ve politik görünümü referans göstergesi olarak nasıl bir evrim geçirmiştir?
Şirket kapitalizmi, klasik kapitalizm anlayışının büyük şirketlerin egemen olduğu bir evrimi olarak düşünülebilir. Bu sistemde, ekonomik gücün büyük ölçüde anonim şirketlerde toplanması ve bu şirketlerin karar alma süreçlerinde önemli bir rol oynaması söz konusudur.
özetle ve en anlaşılabilir bir dille: Daha açık bir anlatımla; İktidari elinde tutan sermaye grubunun
kamu kaynaklarını çeşitli yollarla (vergi affı/ teşvik/ kur garantisi / hasta garantisi / yolcu garantisi vb) bunlara ek olarak emeklinin, çalışanın ve hanehalkınının tüm birikimlerinin şirketlere transfer edilmesi ve edilmeye devam edilmesidir…
Pek bilinmese de haddizâtında tüm Dünyada küresel sermayenin koruma ve kollama görevi üstlenmiş olan IMF Türkiye gibi “netameli” ülkelerde Danışma Toplantıları’nı diğer bir deyişle “teftişlerini” peryodik olarak sessizce ,gözden ırak yapmaktadırlar. Bu toplantılara IMF terminolojisinde de Article IV Consultations (“Danışma Toplantıları”) olarak adlandırılmakta ve bu toplantılar sonunda uzmanların ana değerlendirmeleri bir basın bildirisi ile duyurulmakta…Eleştirilerini , “müfettişleri” aracılğı ile “teftiş”vazifelerinin sonunda yetkililere ilettiklerini belirtmek gerekir…..Çünkü tüm küresel ekonomik gelişmeler ve politikaları gözetlemek IMF Ana Sözleşmesinin ıv.maddesinde .(Article IV in – IMF eLibrary) yer almakta…
Uzmanlar Raporu taslağı daha sonra hazırlanıyor ve IMF Yürütme Kurulu’nda görüşülüp; Kurul üyelerinin görüşleri de eklenerek Ülke Raporu olarak kesinleşiyor…Yazılı ve görsel basında yer almasa da bu “teftiş” Temmuz 2024″de sessiz bir şekilde yapıldı…
Kısaca tüm bu gelişmeler “küresel oyun kurucuların” kontrol ve gözetiminde…
Şirket Kapitalizmine geçiş ya da küresel sermayenin menfaatleri, ülkeyi ve dolayısıyla ülke ekonomisini yönetenlerin insiyatifine bırakılacak kadar önemsiz bir paradigma değil…
Bu notumuz şimdilik burada kalsın…
Şirket kapitalizm= kamu+özel sektör işbirliğidir …
Klasik Kapitalizmden Farkları
i-Bireysel Girişimciliğin Azalması: Klasik kapitalizmde bireysel girişimciler önemli bir rol oynarken, şirket kapitalizminde büyük şirketler piyasayı şekillendirmekte.
ii-Kurumsal Yapılar: Şirketler, holistik kurumsal yapılara ve hiyerarşilere sahiptir. Bu yapılar, hızlı karar alma mekanizmalarını zorlaştırabilmektedir.
iii-Kâr Maksimizasyonu: Şirketlerin temel amacı, hissedarlara kâr sağlamak olduğu için, kısa vadeli kâr odaklı bir yaklaşım benimsenmektedir.
iv-Sermayenin iktidarı elinde tutması ve Yönetmesi: Büyük şirketler, hükümet politikalarını etkileyebilecek lobi faaliyetlerinde bulunmakta piyasa ekonomisinin temel ilkesi olan serbest rekabeti sınırlamakla kalmayıp milli gelir bölüşümünde aslan payını her zaman alma eğilimini sürdürmesi…
Şirket Kapitalizminin Özellikleri
i–Oligopol ve Monopol: Sektörlerde birkaç büyük şirketin hakim olduğu oligopol veya tek bir şirketin hakim olduğu monopol yapılarının oluşması…
ii–Finansalizasyon: Ekonomik faaliyetlerin finans sektörüne kayması ve finansal ürünlerin öne çıkması…
iii-Globalleşme: Üretim ve ticaretin küresel ölçekte gerçekleşmesi ve uluslararası şirketlerin ortaya çıkması….
iv-Teknoloji ve İnovasyon: Teknolojik gelişmelerin hızlanması ve şirketlerin inovasyona yatırım yapmaları…
Şirket Kapitalizminin Eleştirileri
i-İşsizliğin Artması: Teknolojik gelişmelerin ve küreselleşmenin işsizliğe yol açması.
ii-Eşitsizliğin Artması: Gelir dağılımındaki eşitsizliğin artması ve zengin ile fakir arasındaki uçurumun derinleşmesi.
iii-Çevresel Sorunlar: Kâr odaklı yaklaşımın çevresel sorunları göz ardı etmesine yol açması.
iv-Demokrasinin Zayıflaması: Büyük şirketlerin siyasi sisteme müdahale etmesi ve demokratik süreçleri etkilemesi.
Şirket / Tekno kapitalizmin Türkiye görünümü
yukarıda sayılanlara ek olarak :
i- Enflasyon bilinçli ve isteyerek sürdürülmesi…
Uygulanan rasgele ve iktisat bilimine aykırı politikalar sonucunda, enflasyon tekelci fiyatlama davranışlarıyla dirençli biçimde ve sadece TCMB’nin faiz politikasıyla mücadele edilemez durumdadır.
Para’nın değerinin üç tanımı vardır: (a) Zaman değeri: faiz; (b) Satın alabileceği mal ve hizmetler (enflasyonun tersi); (c) Diğer kurlara karşı fiyatı (döviz kuru).Bu üç değer tanım gereği birlikte hareket eder; bu bir teori değil,tanımdan gelen özdeşliktir
ii-Faiz sebep -Enflasyon sonuç uygulamasında ısrarcı davranıp sonra vaz geçilmesi…
İktisat biliminde faiz düşerse, enflasyon da düşer diye bir önerme yoktur. Türkiye’nin 2021 sonrası deneyimleri bunu göstermekten ibarettir.
“Nerede yanlış yaptığınızı hatırladığınız sürece yanlış yapmanız sorun değildir.”
Ekim 2022’de Cumhurbaşkanımız “Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece, faiz her geçen gün inmeye devam edecektir” dediğinde politika faizi yüzde 8,5 idi. Bir sene sonra politika faizi yüzde 33,5 oldu..Sonra %50 ve 27 Aralık 2024 tekrar TCMB %47.50 düşürdü…
Aşağıdaki grafik Türkiye’nin 2021 Ocak ayından bugüne kadar Merkez Bankası faizi ve enflasyon arasındaki ilişkiyi gösteriyor (grafik için kullandığım verileri TCMB ve TÜİK sitelerinden .)(*)
Enflasyon düştü mü? Düşmedi…Neden?…,
Bu politika ile düşer mi?
Yorum sizin!…
iii- Ülkemizde asgari ücretle çalışan sayısı yüzde 46 ve Avrupa ülkelerinde ise yüzde 1,3, 5, gibi çok küçük! Toplam 5 milyon asgari ücretli var! Asıl soru, asgari ücretlilerden kaç kişi iktidarı destekliyor?…Bu soru çok önemli çünkü asgari ücretle geçinenlerin iktidarda bulunan sermaye grubu için artık önemi kalmadı…Bunun bir çok nedeni var ama en önemli nedeni “göçmen işgücü”…
Devlette-kamuda çalışanların sayısı da 5 milyon, özel sektörde üst düzey çalışanlar ise yaklaşık iki-üç milyon civarı!Asgari ücreti birçok ekonomik faktörleri olan bir endekse bağlamak yerine resmi enflasyonunda altında belirleyerek [( tüm ücretlerin asgari ücret seviyesine eşitleme ) ] (Sermayenin fiyatı /faiz %63 2025 bütçesinde ki payı , asgari ücret %30
Basit bir anlatımla: Asgari ücreti öngörülen enflasyonun altında elde edilecek talep daralmasının enflasyonu ıslah edeceğini iddia etmek hem insafsızca hem de samimiyetsiz…
Biraz daha sofistike ifade edecek olursak:
Ne desinler?
“Yok Ortodoks yok Heterodoks vb gibi tutarsız ve istençli bir para politikası ve kısa vadeli palyatif siyasi hedeflerle hatta yer yer siyasi dalgalanmaların zirve yaptığı dönemlerde para politikasını hepten sıfırlayarak hukuksuzlukta ve kutuplaşmada zirve yaptırdığımız bu güzel ülkede ekonomi yönetimi hala mümkün olur ve bu durumdan izole edilebilir sandık, tutarsızlıklarımızdan geriye kalan kısıtlı ekonomik manevra alanını da kendimizi iktisatçı olarak tanımlayıp heba ettik, şimdi de sanki enflasyonu tırmandıran bizim kamu idaresindeki savurganlıklarımız ve ekonomi idaresinde göz göre göre bilerek, isteyerek belirli şirketlere kamudan yaptığımız kaynak transferleri değil de asgari ücretlinin vur patlasın çal oynasın hayatıymış gibi çözüm formülü üretiyoruz” mu deseler di?
Maliye bakanı ile eylül ayı sonunda New York’ta görüşen Morgan Stanley’nin bir hafta önce açıkladığı raporda şu yazıyor:
‘Asgari ücrete %30 zam ve faizde 200-250 baz puan indirim bekliyoruz’.https://shorturl.at/6IjhG,TCMB beklentiye uygun heraket ettimi …Etti!..Bu notumuz da şimdilik burda kalsın…
Brüt Asgari Ücretin Kişi Başına GSYH’ye Oranı (1974-2025). Asgari ücretin pastadaki payı son yıllarda 12 Eylül dönemi düzeyine geriliyor! Ayrıntılar ve açıklamalar için bakınız: https://arastirma.disk.org.tr/?p=12242
Hanehalkı (memur/işçi/emekl vb) hiper kaynak transferi gerçekleşirken (sömürü altında iken) , finans sermayesi için “merkez bankası faiz indirimi yapar mı ?”
Tartışmasının dayanılmaz cazibesi…
Faizde 200-250 baz puan indirim yaıldı mı?
Yapıldı…
Daha da yapılması öngörülüyor mu?
Evet!…
Şimdi den “ülkemize milletimize hayırlı olsun”….
iv-Para politikasının, Merkez Bankasının (özenle seçilmiş, toplantılara davet edilen, ayarlanmış) piyasa katılımcılarına (ne demekse!) sorulması, yıl sonu enflasyonu ne olur diye…https://shorturl.at/enQY2
Onlar da %45 demiş…
PP 70 adet piyasa katılımcısı ile yönetilmesi….https://shorturl.at/enQY2
v-Daha dünün bütçesi bugünün faizine eşitlenmiş olması…
vi- 02.01.2025 tarinde açıklanacak Ocak 2025
Memur / işçi / emekli zam oranı ile sürecek
Kamu kaynaklarından iktidarı elinde tutan sermaye şirketlerine
kaynak transferini izlemeye devam edeceğiz…
Son Söz: üretimin iki temel girdisi sermaye ve emek …
sermaye gittikçe gücünü arttırken diğer bir deyişle palazlanırken ..
Zengin daha zengin olurken …
işgücü ( Memur / işçi / emekli fakirleşmeye devam edecek …
Daha da trajik olan bu durumu tersine çevrebilecek hiçbir mekanizmanın olmaması …
Hazine ve Maliye Bakanının 25.12.2024 açıklaması:
“Türkiye’de ciddi bir enflasyon ve hayat pahalılığı sorunu var”
Bu söz üzerine başka söze ne hacet!..
Kâr özelleştiriliyor, zarar kamusallaştırılıyor…
Bilinçli ve kasıtlı yoksullaştırma politikası…
————————————
(*)mahfiegilmez.com/2024/12/faiz-sebep.html
Bir not:( Emeklilik maaşı kişinin çalışma hayatında ki birikimin aylarca bölümmüş halidir .Zaten onundur )
O birikimler ve tazminatlarda şirketlere transferin içinde )
Avrupa’da yıllık enflasyon…
KÖİ modeliyle yapılan #ZaferHavalimanı’nda zarar rekoru: 2024 ilk 11 ayında; Garanti edilen giden yolcu sayısı 1.207.921 Gerçekleşen giden yolcu sayısı 30.001 Hata payı %97,51! Hazinenin şirkete yapacağı garanti ödemesi 6.234.032 €. Güncel kurla 228 Milyon TL! Kamuya devir 2044…