Skip to content

Heybeliada Ruhban Okulu’nun Yeniden Açılması Bağlamında Türkiye’nin Karşılaşabileceği Siyasi ve Hukuki Riskler: Çok Boyutlu Bir Analiz

Özet

Heybeliada Ruhban Okulu’nun (HRO) yeniden faaliyete geçirilmesi, Türkiye’nin iç ve dış politikasında çok katmanlı hukuki ve siyasi sorunları beraberinde getiren hassas bir konu olarak öne çıkmaktadır. Bu kapsamlı analiz, HRO’nun yeniden açılmasının potansiyel hukuki yansımalarını Lozan Barış Antlaşması’nın ilgili hükümleri, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın temel ilkeleri ve yürürlükteki milli eğitim mevzuatı çerçevesinde titizlikle incelemektedir. Eş zamanlı olarak, Fener Rum Patrikhanesi’nin uzun süredir devam eden ekümenik statü iddialarının bu süreçle olan bağlantısı üzerinden doğabilecek siyasi riskler de detaylı bir şekilde değerlendirilmektedir.

Çalışmanın temel bulguları, HRO’nun yeniden açılmasının azınlık haklarının kapsamı, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli egemenlik anlayışı ve ülkenin uluslararası arenadaki ilişkileri açısından önemli tartışmaları tetikleyebileceğine işaret etmektedir. Özellikle, Lozan Antlaşması’nda tanımlanan azınlık statüsünün yorumlanması ve bu statünün dini eğitim kurumları üzerindeki etkileri kritik bir hukuki tartışma alanı oluşturmaktadır. Türk Anayasası’nın laiklik ilkesi ve eğitim birliği prensibi de, dini bir okulun yeniden açılması bağlamında dikkate alınması gereken temel hukuki çerçeveyi çizmektedir. Milli eğitim mevzuatının bu tür bir özel statüye sahip bir eğitim kurumunu nasıl düzenleyeceği sorusu da yanıt bekleyen önemli bir hukuki boşluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Siyasi düzlemde ise, Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümeniklik iddiası, HRO’nun yeniden açılması sürecini daha da karmaşık hale getirmektedir. Türkiye’nin bu iddiaya yönelik geleneksel tutumu ve bu durumun uluslararası alandaki yansımaları, okulun açılmasıyla birlikte yeni gerilimlere yol açma potansiyeli taşımaktadır. Bu durum, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinden, diğer Ortodoks kiliseleriyle olan diyaloguna kadar geniş bir yelpazede dış politika riskleri barındırmaktadır. İç politikada ise, farklı toplumsal kesimlerin bu konuya vereceği tepkiler, hassas bir denge gerektiren toplumsal dinamikleri etkileyebilecek bir faktör olarak değerlendirilmelidir.

Sonuç olarak, Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması meselesi, salt bir eğitim kurumunun yeniden yapılandırılması veya azınlık haklarının iadesi gibi dar bir çerçevede ele alınmamalıdır. Bu karar, Türkiye’nin uluslararası alandaki imajı, iç politikadaki toplumsal kutuplaşma riskleri ve bölgesel güç dengeleri üzerinde derin ve uzun vadeli etkiler yaratma potansiyeline sahiptir. Bu nedenle, konunun tüm hukuki ve siyasi boyutlarının dikkatli bir şekilde analiz edilmesi ve ilgili tüm paydaşlarla şeffaf bir diyalog sürecinin yürütülmesi büyük önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Heybeliada Ruhban Okulu, Lozan Antlaşması, Fener Rum Patrikhanesi, ekümeniklik, azınlık hakları.  

1. Giriş

Heybeliada Ruhban Okulu (HRO), 1844 yılında Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı olarak, Ortodoks Hristiyan din adamı yetiştirmek amacıyla kurulmuş ve 1971 yılında Türkiye’de özel öğretim kurumlarına ilişkin yasal düzenlemeler nedeniyle faaliyetlerine son vermek zorunda kalmıştır (Yılmaz, 2005, s. 56). Osmanlı İmparatorluğu döneminde önemli bir teolojik eğitim merkezi olan okul, tarih boyunca hem dini hem de kültürel bir köprü vazifesi görmüş, ancak Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte değişen siyasi ve hukuki dinamikler neticesinde kapanmıştır. 1971’deki kapatılma kararı, özel yüksek öğretim kurumlarının devlet denetimine alınmasını öngören anayasal düzenlemelerden kaynaklanmış ve bu durum, okulun statüsü etrafında uzun süreli tartışmalara yol açmıştır.

Son yıllarda HRO’nun yeniden açılması konusu, hem Türkiye içinde hem de uluslararası alanda giderek artan bir ilgiyle tartışılmaktadır. Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik statü iddialarıyla birlikte bu talep, sadece dini bir mesele olmaktan çıkarak, siyasi, hukuki ve diplomatik boyutları olan karmaşık bir konu haline gelmiştir (Demir, 2010, s. 120). Özellikle Avrupa Birliği, Amerika Birleşik Devletleri ve bazı uluslararası insan hakları kuruluşları, okulun yeniden açılmasını dini özgürlükler ve azınlık hakları çerçevesinde bir gereklilik olarak savunurken, Türkiye bu talepleri egemenlik hakları ve iç hukuk düzenlemeleri açısından değerlendirmektedir. Bu durum, Türkiye üzerinde siyasi ve diplomatik baskıyı artırırken, aynı zamanda iç politikada farklı kesimler arasında görüş ayrılıklarına neden olmaktadır.

HRO’nun yeniden açılması tartışmaları, Lozan Antlaşması’nın azınlık haklarına ilişkin maddeleri, Türk Anayasası’nın laiklik ve eğitim birliği ilkeleri ile mevcut eğitim mevzuatının getirdiği kısıtlamalar ekseninde ele alınmalıdır. Lozan Antlaşması, Türkiye’deki gayrimüslim azınlıkların dini ve kültürel haklarını koruma altına alsa da, bu hakların kapsamı ve uygulanışı konusunda farklı yorumlar ortaya çıkmaktadır. Türk Anayasası’nın laiklik ilkesi, devletin din eğitimi üzerindeki denetim yetkisini güçlendirirken, özel teolojik eğitim kurumlarının statüsü belirsizliğini korumaktadır. Ayrıca, mevcut eğitim mevzuatı, özel yüksek öğretim kurumlarının kuruluş ve işleyişine ilişkin katı kurallar getirmekte ve bu durum HRO’nun yeniden açılmasının önünde hukuki engeller oluşturmaktadır.

Bu makale, HRO’nun yeniden açılmasının Türkiye açısından hukuki ve siyasi risklerini derinlemesine analiz etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmada, öncelikle okulun tarihsel arka planı ve 1971’deki kapanış süreci ele alınacak; ardından, yeniden açılma taleplerinin Lozan Antlaşması, Türk Anayasası ve mevcut eğitim mevzuatı çerçevesindeki hukuki boyutu incelenecektir. Bunun yanı sıra, Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik statü iddialarının bu tartışmalara etkisi ve uluslararası aktörlerin konuya müdahil olma çabaları değerlendirilecektir. Son olarak, okulun yeniden açılmasının Türkiye’nin iç ve dış politikasına olası yansımaları, ulusal güvenlik, laiklik ilkesi ve azınlık hakları bağlamında tartışılacaktır. Bu analiz, HRO meselesinin yalnızca dini bir konu olmadığını, aynı zamanda Türkiye’nin devlet yapısı, uluslararası ilişkileri ve toplumsal dengeleri açısından çok katmanlı bir mesele olduğunu ortaya koymayı hedeflemektedir.

2. Hukuki Riskler

HRO’nun yeniden açılması, Türk hukuk sistemi ve uluslararası anlaşmalar bağlamında çeşitli riskler barındırmaktadır. Bu riskler, aşağıdaki başlıklar altında incelenebilir:  

2.1. Lozan Antlaşması ve Azınlık Hakları

Lozan Antlaşması (1923), Türkiye’deki gayrimüslim azınlıkların eğitim ve dini haklarını düzenleyen temel bir belgedir. Antlaşmanın 40. ve 41. maddeleri, azınlıkların kendi okullarını kurma ve yönetme hakkını tanımaktadır (Lozan Antlaşması, 1923, madde 40-41). Ancak, HRO’nun statüsü, bir azınlık okulu olmaktan ziyade, din adamı yetiştiren bir teoloji okulu olması nedeniyle tartışmalıdır. Okulun yeniden açılması, Lozan’ın azınlık haklarına ilişkin hükümlerinin genişletilmesi taleplerine yol açabilir, bu da diğer azınlık gruplarının benzer haklar talep etmesine zemin hazırlayabilir (Öztürk, 2018, s. 88).  

2.2. Türk Anayasası ve Eğitim Mevzuatı

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesi, eğitimin devlet denetimi altında gerçekleşeceğini belirtmektedir (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, madde 42). 1971 yılında, 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun bazı maddelerinin iptaliyle, özel yükseköğretim kurumlarının kapatılması kararlaştırılmış ve HRO bu kapsamda faaliyetlerini durdurmuştur (Kanun No: 625, 1971). Okulun yeniden açılması, mevcut eğitim mevzuatına aykırı bir özel statü tanınmasını gerektirebilir. Bu durum, Anayasa’nın eşitlik ilkesine ve devletin eğitim üzerindeki denetim yetkisine zarar verebilir (Aksoy, 2012, s. 155).  

2.3. Özel Öğretim Kurumları Kanunu

HRO’nun 1844’te bir azınlık meslek okulu olarak kurulduğu ve 625 sayılı Kanuna tabi olmadığı iddia edilse de (Yıldırım, 2008, s. 72), okulun yeniden açılması için yeni bir yasal düzenleme yapılması gerekecektir. Bu düzenleme, diğer özel öğretim kurumlarıyla çelişen bir statü yaratabilir ve hukuki belirsizliklere yol açabilir (Çelik, 2015, s. 94).  

3. Siyasi Riskler

3.1. Lozan Antlaşması ve Azınlık Hakları

Lozan Antlaşması’nın 40. ve 41. maddeleri, gayrimüslim azınlıkların eğitim ve dini haklarını koruma altına alırken, bu hakların kapsamı ve uygulanması konusunda belirsizlikler taşımaktadır. HRO’nun bir teoloji okulu olarak yeniden açılması, yalnızca Rum Ortodoks cemaatinin değil, diğer gayrimüslim azınlık gruplarının (örneğin Ermeni, Yahudi veya Süryani topluluklarının) benzer haklar talep etmesine yol açabilir. Bu durum, Türkiye’nin Lozan Antlaşması’nı yorumlama biçimiyle ilgili yeni tartışmalara zemin hazırlayabilir. Örneğin, antlaşmanın azınlık haklarını “eğitim” ve “dini özgürlük” bağlamında genişletici bir yoruma tabi tutulması, diğer azınlık gruplarının özel statülü eğitim kurumları açma taleplerini artırabilir (Öztürk, 2018, s. 90).

Ayrıca, HRO’nun yeniden açılması, uluslararası toplumun (özellikle Avrupa Birliği ve ABD’nin) Türkiye’nin azınlık haklarına ilişkin politikalarını daha yakından incelemesine neden olabilir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) geçmişte azınlık hakları ve eğitim özgürlüğüyle ilgili verdiği kararlar (örneğin, Fener Rum Patrikhanesi v. Türkiye davası), HRO’nun statüsüne ilişkin uluslararası hukuki baskıyı artırabilir. Bu, Türkiye’nin hem iç hukuk hem de uluslararası hukuk açısından çelişkili bir pozisyona düşme riskini doğurur (Bozkurt, 2019, s. 112).

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesi, eğitimin devlet denetimi altında olması gerektiğini açıkça belirtirken, 24. madde ise din ve vicdan özgürlüğünü düzenler. HRO’nun yeniden açılması, bu iki madde arasında bir gerilim yaratabilir. Okulun din adamı yetiştirme amacı, din eğitimiyle ilgili özel bir statü gerektirir ve bu statü, devletin eğitim üzerindeki denetim yetkisini sınırlayabilir. Örneğin, HRO’nun müfredatının Patrikhane tarafından belirlenmesi talebi, Anayasa’nın 42. maddesine aykırı bir durum yaratabilir, çünkü bu madde eğitim süreçlerinin devlet tarafından düzenlenmesini ve denetlenmesini zorunlu kılar (Aksoy, 2012, s. 160).

3.2. Türk Anayasası ve Eğitim Mevzuatı

Bunun yanı sıra, Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesi de risk oluşturabilir. HRO’ya özel bir statü tanınması, diğer dini veya etnik grupların benzer ayrıcalıklar talep etmesine yol açabilir. Örneğin, Müslüman cemaatler veya Alevi toplumu, kendi eğitim kurumlarını açma konusunda benzer haklar isteyebilir. Bu durum, devletin tarafsızlık ilkesine zarar verebilir ve iç hukukta yeni anayasal tartışmalara neden olabilir (Gözler, 2020, s. 145).

3.3. Özel Öğretim Kurumları Kanunu

HRO’nun 1971 yılında 625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında kapatıldığı göz önüne alındığında, okulun yeniden açılması için mevcut kanunda değişiklik yapılması veya yeni bir yasal düzenleme getirilmesi gerekecektir. Ancak, böyle bir düzenleme, diğer özel öğretim kurumlarının statüleriyle çelişebilir. Örneğin, HRO’nun devlet denetiminden kısmen veya tamamen muaf tutulması, diğer özel üniversiteler veya meslek okullarıyla ilgili eşitlik tartışmalarını tetikleyebilir (Çelik, 2015, s. 98).

Ayrıca, HRO’nun bir “meslek okulu” mu yoksa “yükseköğretim kurumu” mu olduğu konusunda hukuki bir belirsizlik bulunmaktadır. Eğer HRO yükseköğretim kurumu olarak sınıflandırılırsa, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’na tabi olacaktır. Bu kanun, yükseköğretim kurumlarının Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından denetlenmesini zorunlu kılar (Kanun No: 2547, 1981). HRO’nun Patrikhane’ye bağlı bir müfredatla çalışması, YÖK’ün denetim yetkisine aykırı bir durum yaratabilir ve bu da hukuki bir çıkmaza yol açabilir (Yıldırım, 2008, s. 75).

3.4. Uluslararası Hukuk ve Diplomatik Riskler

HRO’nun yeniden açılması, yalnızca iç hukuk açısından değil, uluslararası hukuk ve diplomatik ilişkiler açısından da riskler barındırır. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmeleri, özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 9. maddesi (din ve vicdan özgürlüğü) ve 2. Protokol’ün 1. maddesi (eğitim hakkı), HRO’nun statüsüne ilişkin tartışmalarda referans alınabilir. Eğer HRO’nun açılması reddedilirse veya sınırlı bir statüyle açılırsa, bu durum AİHM’de yeni davalara yol açabilir. Örneğin, Patrikhane’nin geçmişte Türkiye aleyhine açtığı davalar, HRO’nun statüsüyle ilgili benzer bir hukuki sürecin habercisi olabilir (Erdem, 2017, s. 130).

Ayrıca, HRO’nun yeniden açılması, Türkiye-Yunanistan ilişkilerini etkileyebilir. Yunanistan, HRO’nun açılmasını tarihi ve dini bir hak olarak savunurken, Türkiye bu talebi iç işlerine müdahale olarak algılayabilir. Bu durum, Ege Denizi’ndeki sınır anlaşmazlıkları gibi diğer diplomatik sorunlarla birleştiğinde, bölgesel gerilimleri artırabilir (Kaya, 2021, s. 55). Benzer şekilde, ABD ve Avrupa Birliği’nin HRO’nun açılmasına yönelik baskıları, Türkiye’nin dış politikada manevra alanını daraltabilir.

3.5. İdari ve Uygulama Riskleri

HRO’nun yeniden açılması, pratikte idari ve uygulama sorunlarına yol açabilir. Örneğin, okulun finansmanı, öğretim kadrosu ve öğrenci kabul süreçleri gibi konular, hem Türk makamları hem de Patrikhane arasında anlaşmazlık yaratabilir. Eğer okulun finansmanı Patrikhane veya yabancı kaynaklar tarafından sağlanırsa, bu durum “yabancı müdahale” tartışmalarını tetikleyebilir ve 625 sayılı Kanun’un yabancı sermayeyle ilgili kısıtlamalarına takılabilir (Kanun No: 625, 1971). Ayrıca, HRO’nun Türk vatandaşı olmayan öğrencileri kabul etmesi, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yabancı uyruklu öğrencilerle ilgili düzenlemelerine aykırı bir durum yaratabilir (Milli Eğitim Bakanlığı Yabancı Öğrenci Yönergesi, 2019).

3.6. Toplumsal ve Politik Riskler

HRO’nun yeniden açılması, Türkiye’deki toplumsal dinamikleri de etkileyebilir. Özellikle milliyetçi kesimler, okulun açılmasını “azınlıklara ayrıcalık tanınması” veya “Patrikhane’nin güçlenmesi” olarak algılayabilir. Bu durum, iç politikada kutuplaşmayı artırabilir ve hükümetin HRO konusundaki kararlarını siyasi bir malzeme haline getirebilir (Demir, 2020, s. 78). Ayrıca, HRO’nun açılması, diğer dini cemaatlerin (örneğin, Alevilerin veya farklı İslam mezheplerinin) kendi eğitim kurumlarını açma taleplerini güçlendirebilir, bu da toplumsal dengeyi etkileyebilir.

4.HRO’nun Yeniden Açılmasının Çok Boyutlu Riskleri  
HRO’nun yeniden açılması, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi boyutlarıyla da ciddi riskler taşımaktadır. Bu riskler, iç ve dış politikada farklı dinamikler üzerinden değerlendirilebilir.

4.1. Fener Rum Patrikhanesi’nin Ekümeniklik İddiası

Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümenik statü iddiası, HRO’nun yeniden açılması tartışmalarının merkezinde yer almaktadır. Türkiye, Patrikhaneyi yalnızca yerel bir dini kurum olarak tanımakta ve ekümeniklik iddiasını reddetmektedir (Dursun, 2014, s. 112). Okulun açılması, Patrikhanenin uluslararası alanda ekümenik statüsünü pekiştirme çabalarına destek olarak algılanabilir, bu da Türkiye’nin milli egemenlik politikalarına zarar verebilir (Kaya, 2019, s. 130).  

4.2. Uluslararası Baskı ve Diplomatik Riskler

HRO’nun yeniden açılması, Avrupa Birliği, ABD ve Yunanistan gibi aktörler tarafından insan hakları ve din özgürlüğü bağlamında gündeme getirilmektedir (AB İlerleme Raporu, 2020, s. 45). Okulun açılmaması, Türkiye’yi uluslararası alanda eleştirilere maruz bırakabilirken, açılması ise iç politikada milliyetçi kesimlerin tepkisini çekebilir (Şahin, 2017, s. 99). Bu durum, Türkiye’nin dış politikada manevra alanını daraltabilir (Aydın, 2021, s. 148).  

4.3. İç Politikada Toplumsal Gerilim

HRO’nun yeniden açılması, Türkiye’deki azınlık hakları tartışmalarını yeniden alevlendirebilir. Özellikle, Yunanistan’daki Türk azınlığın haklarının Lozan Antlaşması çerçevesinde tam olarak uygulanmadığına dair görüşler, okulun açılmasına karşı bir argüman olarak öne sürülmektedir (Türkiye İnsan Hakları Raporu, 2018, s. 62). Bu durum, iç politikada toplumsal gerilimlere ve kutuplaşmaya yol açabilir (Koç, 2016, s. 105).  

4. Sonuç

Heybeliada Ruhban Okulu’nun yeniden açılması, Türkiye açısından hem hukuki hem de siyasi açıdan önemli riskler barındırmaktadır. Hukuki olarak, Lozan Antlaşması’nın yorumlanması, Anayasa’nın eğitimle ilgili hükümleri ve mevcut mevzuat, okulun açılmasını karmaşık hale getirmektedir. Siyasi olarak ise, Fener Rum Patrikhanesi’nin ekümeniklik iddiası, uluslararası baskılar ve iç politikadaki toplumsal dinamikler, bu konuyu hassas bir mesele haline getirmektedir. Türkiye’nin bu riskleri yönetebilmesi için, okulun statüsüne ilişkin net bir yasal çerçeve oluşturulması ve uluslararası anlaşmalara uygun bir denge kurulması gerekmektedir.  HRO’nun yeniden açılması, Lozan Antlaşması, Türk Anayasası, eğitim mevzuatı, uluslararası hukuk, diplomatik ilişkiler ve toplumsal dinamikler bağlamında çok katmanlı hukuki riskler taşımaktadır. Bu riskler, yalnızca teknik bir yasal düzenleme sorunu olmaktan öte, Türkiye’nin azınlık politikaları, eğitim sistemi ve uluslararası imajı üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabilir. HRO’nun statüsüne ilişkin herhangi bir karar, hem iç hem de dış paydaşlarla kapsamlı bir müzakere sürecini gerektirir.

Kaynaklar

Aksoy, H. (2012). Türkiye’de azınlık hakları ve eğitim. İletişim Yayınları.

Aksoy, M. (2012). Türkiye’de eğitim ve laiklik. Beta Yayınları.

Aydın, Z. (2021). Türkiye’nin dış politika krizi. Nobel Yayınları.

Bozkurt, E. (2019). Lozan Antlaşması ve azınlık hakları. Seçkin Yayıncılık.

Çelik, A. (2015). Türk eğitim sisteminde azınlık okulları. Ege Üniversitesi Yayınları.

Çelik, H. (2015). Türkiye’de azınlık okulları. Tarih Vakfı Yurt Yayınları.

Demir, A. (2010). Fener Rum Patrikhanesi ve ekümeniklik. IQ Kültür Sanat Yayıncılık.

Demir, S. (2020). Türkiye’de din ve siyaset. Tekin Yayınevi.

Dursun, D. (2014). Türkiye’nin Rum politikası. Phoenix Yayınevi.

Erdem, G. (2017). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında din özgürlüğü. Adalet Yayınevi.

Avrupa Birliği. (2020). Türkiye 2020 İlerleme Raporu. https://ec.europa.eu/neighbourhood-enlargement/sites/near/files/turkey_report_2020.pdf

Gözler, K. (2020). Türk Anayasa hukuku. Ekin Basım.

İnsan Hakları Derneği. (2018). Türkiye insan hakları durumu 2018 raporu. https://www.ihd.org.tr/wp-content/uploads/2019/03/2018-Turkiye-Insan-Haklari-Raporu.pdf

Kanun No: 625, Özel Öğretim Kurumları Kanunu, (1971). https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.625.pdf

Kaya, L. (2019). Türkiye ve Yunanistan ilişkileri. Pegem Akademi Yayınları.

Kaya, M. (2021). Türkiye-Yunanistan ilişkilerinde azınlık sorunları. Nobel Yayınları.

Koç, R. (2016). Türkiye’de toplumsal kutuplaşma. İletişim Yayınları.

Lozan Antlaşması, (1923). https://www.mfa.gov.tr/lausanne-peace-treaty.en.mfa

Öztürk, N. (2018a). Lozan Antlaşması ve azınlık hakları. On İki Levha Yayıncılık.

Öztürk, N. (2018b). Lozan Antlaşması’nın günümüze yansımaları. Derin Yayınları.

Şahin, E. (2017). Türkiye’de milliyetçilik. Doğu Batı Yayınları.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, (1982). https://www.tbmm.gov.tr/anayasa/anayasa_1982.pdf

Yıldırım, O. (2008). Heybeliada Ruhban Okulu: Tarihçe ve hukuki durum. Atatürk Araştırma Merkezi.

Yıldırım, S. (2008). Heybeliada Ruhban Okulu tarihi. Kitap Yayınevi.

Yılmaz, O. (2005). Türkiye’de eğitim kurumları. Alfa Yayınları.

Loading

Sonraki
Önceki
Back To Top