İlksöz: “Her şeyin bir maliyet var.Yaşamın, var olmanın, nefes almanın bile…”
Giriş
Dünyanın yaşadığı yenilenme, değişim ve dönüşüm sürecinin odak noktasında (ekseninde) serbest piyasa ekonomisi yer almıştır. Değişim endeksli bu dinamik sarmal, serbest piyasa ekonomisinin hem altyapısında (üretim, istihdam, ticaret, fiyat, parasal piyasalar, teknolojik dışsal ekonomilir vb.) hem de üst yapısında (devlet, din, kültür, hukuk, etik, sosyal, politik vb.) hızlı değişim ve gelişim ivmesi kazandırmıştır. Birbirlerini etkileyen bu değişkenler kümesinin odak noktasında rekabet, özgürlük, kalite, bilgilenme, işbirliği, katılım a demokrasi ve bütünleşme kritik unsurları yer almış ve bu unsurlar kısa sürede küresel konsensüse diğer bir deyişile “Küresel Vizyon haline gelmiştir. Bu değişim süreci içersinde birçok ülke, gelişme ve kalkınma için çeşitli ekonomik ve politik ideolojileri sahneye koymalarına rağmen bu ekonomik modellerin rekabetçi ve yenilikçi dinamiklerdenyoksun olması sonun başlangıcı olmuştur.Bu rekabetçi ve yenilikçi motifler sanayileşmenin gelişmesinde sürükleyici bir işlev üstlenmiş, teori-model-uygulama ve yorum aşamaları bir dairesel permütasyon içinde kararlı bir birliktelikle oluşturmuşlardır.
Bu çalışmanın amacı, maliyet ve yönetim muhasebesinin tarihsel kökenini ve gelişimini açıklamak için kaleme alınmıştır. Bu çalışma, modern yönetim muhasebesi sistemlerini geçmişe başarıyla bağlayarak daha iyi anlaşılmasını sağlamayı hedeflemektedir.. En eski yönetim araçlarından biri olan maliyet muhasebesinin varlığının çok eskilere dayanmaktadır. Maliyet ve yönetim muhasebesinin resmi başlangıcı, büyük ticari işletmelerin ortaya çıkışıyla karakterize edilen on dokuzuncu yüzyıldaki sanayi devrimine atfedilmektedir. Parker’a (1969) göre on dokuzuncu yüzyıl, muhasebe tarihçileri tarafından maliyet ve yönetim muhasebesinde önemli gelişmelerin yaşandığı ve günümüzde kullanılan yöntemlerin çoğunun imalat şirketlerinde ortaya çıktığı “maliyet rönesansı” olarak değerlendirilmektedir.
Kavramsal/ Kurumsal Çerçeve/ Gerekçeler ve Bağlantılı Konular
Muhasebe, iktisatçıların kullanmadan edemedikleri iki ölçme disiplininden biridir. Diğeri istatistiktir. Gerek muhasebe gerek istatistik (daha ziyade indeks sayılar), aynı zamanda birer yalan söyleme yöntemidir. Kim bilir belki de muhasebenin yalan söyleme aracı olmaması içindir Finansal Raporlama Standardı (BOBİ FRS)’ ,“Türkiye Muhasebe /Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS) ve KÜMİ FRS taslağı.Bu arada yalan dünya deriz ama yalan olan dünya değil insanlardır. Doğada, insanların ağzından çıkanlar hariç,her şey, gerçektir. Hatta denir ki; yalanın üç türü vardır.i-Bencil duygularla söylenen “Siyah Yalan”;ii-Diğerkâm duygularla söylenen “Beyaz Yalan”,ve en fenasıiii-Ortaya çıksa bile kimsenin umurunda olmayan, grup çıkarı ve aidiyet duygularıyla söylenen “Mavi Yalan” .. Benzer bir “yanıltma gücüne göre sıralama” muhasebe için de yapılabilir. i. Hesaplar ii. Finansal tablolar iii- Vergi Usul Kanunu’na uygun, denetimden geçmiş çok sayfalı mufassal raporlar. Muhasebenin mekaniğine, eskilerin muzaaf dediği “çift kayıtlı defter tutma” (double entry bookkeeping) denir. Çift kayıt yöntemi harika bir keşiftir. “Alan borçlu, veren alacaklıdır” mantığına dayanır. Muhasebe, iki yönlü hesap demektir. Münakaşa, mübadele, münazara, mukabele, müsabaka vs gibi iki taraflı bir eylemi anlatır. Bir işin muhasebesini yapmak, onun “getirisini-götürüsünü”, “fayda ve zararını”, “nimet ve külfetini”, “kârını-zararını” birlikte ele alp değerlendirme demektir. Bu değerlemeye zaman boyutunu da katmak gerekir. Çünkü yapılan işlerin veya alınan önlemlerin külfeti ile nimeti aynı anda oluşmaz. Bunları dönemsel olarak eşleştirmek gerekir. Bu da muhasebede “zamanlama” (timing) sorunudur. KİME? Üstteki bölümde fayda ve zarardan bahsedildi. Burada sorulması gereken temel soru “kime?”dir. Yapılan bir işin, alınan bir önlemin faydası kime, zararı kimedir? Çünkü toplumun her kesimi alınan kararlardan aynı şekilde etkilenmez. Bu sebeple muhasebenin ilk ilkesi de zaten “Ayrı Kişilik” (Separate Entity) olarak belirlenmiştir. Mesela siyasi iktidarın aldığı veya muhalefetin önerdiği iktisadi veya mali bir karar, toplumun bazı kesimlerine yarar sağlarken, diğerlerine zarar verebilir. Kararı yanlış (zararlı) veya doğru (faydalı) bulan yorumcu “kimin için” bu muhasebeyi yaptığını, önceden ortaya koymalıdır. Bu sebeple, muhasebenin ürettiği “kâr/zarar” cetveli ile “bilanço” tablosunun üstüne mutlaka bir “isim” yazılır. Bu isim, gerçek veya tüzel kişi olabilir. Her gelir veya gider ya da varlık veya yükümlülük kime aitse onun adı altında kayda alınır. “Ayrı Kişilik” ilkesi gerek özel gerek kamu sektöründe muhasebe tutmanın belalı bir konusudur. Tek bir “patron” (gerçek kişi/devlet veya belediye başkanı) tarafından yönlendirilen ancak görüntüde ayrı kişilikleri varmış gibi duran firma veya kurumların mali tabloları gerçeği göstermez. Bu gibi vakalarda sonuçlara “bütünsel /holistik” bakılır.
Maliyet ve Yönetim Muhasebesinin Tarihsel Kökeni
Akademik literatürde, Yönetim Muhasebesinin tarihsel kökeni ekonomik yaklaşım ve ekonomik olmayan yaklaşımlar olarak iki farklı pencereden ele alınmaktadır.Sanayi devrimi ile gelen makineleşmenin, emek yoğun üretimden sermaye yoğun üretime doğru giden süreçte bir dönüm noktası olduğu söylenebilir. Böylece ürün maliyetleri basitçe hesaplanan hammadde ve işçilik giderlerinin toplamı olmaktan daha karmaşık bir hale gelmiştir. Çünkü üretim faktörleri için yapılan sermaye yatırımları da ürün maliyetlerinin bir unsuru haline gelmiştir. Sanayi devriminin getirdiği çok sayıda farklı kalemin maliyet bünyesine katılması ve kontrolünün zorlaşması yöneticilerin karar vermek için daha fazla bilgiye ihtiyaç duymasına yol açmıştır. Böylece bu döneme kadar en basit haliyle birkaç kalemden oluşan toplam maliyete bir kar marjı eklenmesiyle elde edilen fiyat, artık daha rekabetçi bir ortamda; daha fazla bilginin referansında oluşmaya başlamıştır.. Dolayısıyla, sadece fiyatlandırma için dahi; hem rekabet gibi işletme dışı koşullar hem de kimi sabit kimi değişken olan; kimi sermaye yatırımına dayalı kimi ise basitçe hammadde kullanımından gelen birbirinden çok farklı maliyet kalemlerini de etkin bir şekilde yönetme ihtiyacı gün geçtikçe artmıştır. Araştırmacı J. Maurice Clark, yönetim karar alma süreci için sabit maliyetlerle değişken maliyetler arasında ayrım yapmanın önemine vurgu yapan ilk akademisyendir (Johnson ve Kaplan 1987, 154;). Clark “farklı kararlar için farklı maliyetler” yaklaşımını getirmiş ve maliyet bilgisinin- finansal muhasebe bilgisinin aksine- herhangi bir standarda ya da prosedüre tabi olmadan işletme karar alma sürecinde ihtiyaç duyulduğu haliyle kullanılması gerektiği savunmuştur (Johnson ve Kaplan 1987, 155). Clark’ın 1923’te yayınladığı “The Economics of Overhead Costs (Genel Üretim Giderleri Ekonomisi) teorik olarak da sabit ve değişken maliyet ayrımının kavramsal bir çerçeveye oturmasında öncülük etmiş eserlerdendir (Frank 1990, 157)
İşletme faaliyetlerinin ve başarı düzeylerinin mali anlamda değerlendirilmesini amaçlayan ve bir bilgi sistemi olarak ortaya çıkan muhasebe kavramı, M.Ö. 3000 yılına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir (Güvemli, 2000: 8). Diğer bir ifade ile uygarlıkların oluşumu ile birlikte muhasebenin de oluştuğu söylenmektedir (Selimoğlu vd., 2009: 220). Bu kadar eski bir tarihe sahip olan muhasebenin bilimsel kurallarla incelenmesi ancak 1494 tarihinde gerçekleşmiştir. Muhasebeye ait bilinen bilimsel ilk yapıt 1494 tarihinde Luca PACIOLI adında bir İtalyan rahibi ve matematikçi tarafından kaleme alınmıştır. PACIOLI, muhasebeyi çift yanlı defter tutma olarak tanımlamış ve yayınladığı eserde; envanter ve yevmiye defterindeki kayıtlarla, stokların değerlendirilmesi tahsili olanaksız alacaklar için karşılık ayrılması, kâr ve zarar hesaplarının tesisi, mizan, bilançoların düzenlenmesi gibi çift yanlı defter tutma sistemine ilişkin usul ve kurallar ortaya koyarak günümüzde uygulanan muhasebe teorisinin temelini atmıştır (Uragun,1993: 2). Çift taraflı kayıt sistemi, genel olarak muhasebenin miladı kabul edilmekle birlikte, yönetim muhasebesinin başlangıç noktası olan maliyet muhasebenin ilk uygulamalarının; çift taraflı kayıt sisteminin bulunmasından daha önce kullanılmaya başlandığını öne süren muhasebe tarihçileri mevcuttur (Abs 1954, 487; Garner 1947, 286; Edler 1937, 228-230). Abs’e (1954) göre 1400’lü yıllara ait olduğu öne sürülen ve İtalya’da bulunan yün işletmesi kayıtları sipariş maliyetlemenin ilk örneğidir Garner (1947, 230) ise maliyet muhasebesine ilişkin ilk profesyonel uygulamalarının İngiltere’de Kral VII. Henry döneminde (1485-1509) gerçekleştiğini savunmaktadır. Buna göre, o dönemde faaliyet gösteren yün üreticileri lonca kısıtlamalarına maruz kalmamak için küçük köylere taşınmışlar, kitle satışlar yerine daha bireysel bir şekilde farklı satış kanallarına yönelmişlerdir. Rekabet arttıkça düşük fiyatlarla avantaj elde etmek isteyen bu üreticiler, düşük fiyatla ürün sunabilmek için maliyetleri düşürmeye odaklanmak zorunda kalmışlardır. XVI. yüzyıl kayıtlarında ise Christopher Plantin adlı Fransız bir yayıncının işçilik, mamul maliyeti gibi maliyet unsurlarını yayın bazında hesaplayarak kayıt tuttuğu görülmektedir (Edler 1937, 235 Garner 1947, 385-387). Bu uygulama da teorik olan yüz yıllar sonra kavamsallaşan iş maliyetleme “job costing” örneği olarak kabul edilebilir. Görüldüğü gibi yönetim muhasebesinin köklerini aldığı temel maliyet yöntemlerinin tarihi oldukça gerilere gitmektedir. Öte yandan, literatürde “yönetim muhasebesi” ifadesi ancak XVIII.yüzyıl sonlarında başlayan Sanayi Devrimi ve dünya savaşları döneminde değişen çevresel koşullar, ticari ihtiyaçlar, gelişen endüstri ve kısıtlı kaynaklarla maksimum faydayı sağlama zorunluluğu gibi faktörlerin etkisi ile kavramsallaşmış ve gelişmeye başlamıştır.
Çok eskiden beri devletler vergi topluyor ve defter tutuyordu. Gutenberg’in matbu İncil’ inden 40 yıl sonra ilk matbu muhasebe metinleri görüldü. Marco Polo, İpekyolu, akdenizin ticarileşmesi Rönesans dönemi derken ticari gemilerle merkantalizm dönemine geçiş zamanı geldi (Caspari, Caspari,2014,.274-275).
Bir kaç yatırımcı bir araya gelip bir gemi hazırladılar, seyahate gitti ve dönüşte seyahatin hesabını tutmak istediler. Gemi yükünü boşaltıp sonraki seferine çıktı. Harcamanın ne kadarı ilk sefer için, ne kadarı ikincisi içindi (Cost Allocation Concept)
Çok sayıda insan, coğrafya, takasa konu mal, para derken kayıt güvenliğini sağlamak için iki defter tutuldu, henüz denklik aranmıyordu (Double-Entry Bookkeeping)
İngilizler gider yükleme (charge) fikriyle ve Hollandalılar defter-i kebir (Ledger) ile katkıda bulundu. Artık işler büyümüştü, gemileri donatmak ve sayıca artırmak için daha büyük paralar gerekiyordu. Böylece farklı amaçları olsa bile sermayesiyle sınırlı hissesi olan yatırımcılar bir araya geldi (Corporate Form of Organization)
Seyahatler bazen yıllarca sürebiliyordu, bu dönem zarfında sahip olduğu payı satmak isteyenler oldu. Rastgele dönemlerde kâr paylaşımı yapıldı (Accrual Basis of Accounting)
Kâr paylaşımı yapabilmek için stok bilgisi gerekiyordu, gemiler dünyanın başka bir ucundaydı ve bu nedenle fiziki maldan ayrı olarak kaydi stok bilgisi oluşturuldu (Perpetual Inventories)
Gemiler çoğaldı, seyahatler sıklaştı, dolayısıyla çakışmalar görüldü. 1658 de İngiltere’ de sürüp giden faaliyet fikri ortaya çıktı (Continuous Corporate Life).
Seyahat sonrasında gemiyi tekrar donatabilmek için paraya ihtiyaç vardı ve diğer taraftan seyahate para yatıranlar belirli dönemlerde karşılığını almak istiyorlardı. Böylece sermaye ve kâr payı fikrine gelindi (Periodic Dividends).
1720 de hisse senedi piyasasındaki sahtekârlıkları önlemek üzere İngiltere’ de Bubble Act ilan edildi, yatırımcılar rahatsız oldu ve yaklaşık bir asır süreyle yeni şirketleşme olmadı (Stock Market Regulation)
Birinci Sanayi Devrimiyle sermaye ihtiyacı büyüdü. Yatırımcılar “güven” hissedimiyordu. Bu noktada muhasebe bilen dış denetçiler görülmeye başlandı (External Auditor)
18. yüzyılın sonunda çift defter ve gider yükleme sistemleri birleşerek bugünkü anlamına kavuştu. Bilanço ve Gelir Tablosu yaratıldı. Dış denetçilere “denetlenebilecek zemin” sağlamak üzere ürün maliyeti fikri icat edildi. Böylece tüm harcamalar ürünlere yansıtılabilecekti (Accounting Product Cost)
ABD de kitle tipi üretim başlamıştı, yönetim kararları ürün maliyetine dayandırıldı, henüz arz talebi karşılayamıyordu ve her fiyat uygundu (Cost Based Decision Making)
Ürünler çeşitlenince tek tip uygulama yerine ürüne göre ince ayar denendi (Engineered Product Cost) .ancak sistem zamanın yöneticilerine karışık göründü, I.Dünya Savaşı sonrasında tamamen bırakıldı, ürün maliyeti hakim yöntem oldu.
Bu dönemde okullarda muhasebeciler yetiştirildi, bu muhasebeciler devam eden yıllarda yönetici oldular ve ürün maliyeti uygulamaları sanayinin iyice içine işledi. Savaş döneminde ABD hükümeti maliyet+%kâr zorlamasıyla süreci pekiştirdi. Dönemin ekonomisinde rekabet yoktu, piyasalar mala açtı, kârsız olduğu görülen ürünler iptal edildiğinde diğer ürünlerin maliyetinin artması kimseyi rahatsız etmiyordu (Gross Margin Analysis). Büyük Buhranla bir kesinti yaşandı, bunun üzerine ABD de Generally Accepted Accounting Principles (GAAP) konuşulmaya başlandı. Aslında üzerinde anlaşılmış bir konu falan yoktu, söz konusu prensiplerin yazılı olarak belirmesi 50 yıl sonraya kalacaktı! (Product Cost as Conventional Wisdom)
Bu piyasa ortamında maliyet ve fiyat kavramları evli hale geldi (The Price-Cost Relationship Concept).
Borsaya kayıtlı şirketlere dönük kâr beklentisi yöneticilerin kafasında maliyetlerle gelirleri yakından ilişkilendirdi, özellikle uzun vadede maliyet ve gelirin aynı yönde hareket edeceği kanısını doğurdu (Cost Coupled with Revenues for Control)
Eğer her ürünün fiyatı “ürün maliyetinden” yüksekse ve kâr oranı genel giderleri karşılayacak kadar yüksekse VE üretilen tüm ürün satılmışsa şirket kâr edecekti (Control by Numbers).
Hikâye şimdilik burada kalsın…Ama yine de gerisi ile ilgili bir kaç söz....
Dünya çok yüksek tansiyonu olan bir hasta olarak mevcut görünümü ile ani bir kalp krizine işaret eden emareler,, riski büyük ölçüde arttan bir krizin fragmanlarını bugünlerde izliyoruz . Varlığımız için kolektif olarak tamamen bağımlı olduğumuz bu gezegenin gezegensel sınırlarlarında çok hızlı bir vahşi deneyin sonuçlarını istemesekte seyretmek zorunda kalıyoruz. İktidarları elinde tutan sermaye gruplarının , finansörlerin ve şirket yöneticilerinin kısa vade palyatif çözümlere yönelmek yerine kalıcı adım atmaları ve değişime öncülük etmeleri krizin derinleşmesini önlemede önemli bir kilometre taşı olacaktır.. Çok yakında belki 10 yıldan az geriye dönüp baktığımızda ve kelimenin tam anlamıyla yarının balık ve cips ambalajı olacak gazetelerin manşetinin () ya da marjinal olarak geliştirilmiş tüm şarkıları, tüm dans ürünü lansmanlarının yolumuza çıkan felaketerin yarattıcısı olduğunu sorgulamak zorunda kalacağız.Sanayi devrimi, yüzyıllar boyunca logaritmik olarak büyüyen bir enerji dönüşümü olduğunu ve bu süreçte; üretim, ulaşım ve iletişim teknolojilerinde “yaratıcı yıkıcılık” diye adlandırılan değişim ve dönüşümleri beraberinde getirmiş, serbest piyasa (kapitalizm) ekonomik modelinin ürün odaklıdan bilgi odaklıya evrilmesine ve dolayısıyla inceleme konomuzla ilgili olarak da Muhsebe Biliminin de teorik ve pratik çok derinden etkilemiştir. Günümüz işletmeleri de logaritmik olarak dairesel permütasyonu içinde çok boyutlu ve çok katmanlı paradoksal bir eğilimle büyüyen çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim [(ÇSY) / (ESG)] uygulamaları ile sürdürülebilirliklerini güvence altına almak zorundalar. 1990’ların ortalarında ortaya çıkan bu yeni kompleksite paradigma daha bütüncü (holistic), tamamlayıcı (integrative), çevreci (ecological) ve güçlendirici (empowering)’nitelikleri birlikte barındırmakta ve kurumsal sürekliliğin tanımlayan değerlerin temelini oluşturmaktadır. Bu nedenle muhasebe tüm unsurların doğrusal sebep-sonuçlarından ve anlık resimlerden çok değişim düzenlerini görmek için hazırlanması gereken bir çerçeve olmak ayrıca geniş kitlelerin katma değer kaynağı olan eşitlik, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve sorumluluk çerçevesinde aktif ve gerçeki veri gereksinmelerine yanıt vermenin yollarını aramaktadır.
Antroposen çağında – biraz da iklimsel değişikliğin ve Kovid 19 ve devam edegelen varyantlarının etkisiyle – ekolojik aydınlanmadan söz etmenin zamanı geldi hatta geçti bile. Ekolojik perspektif, insan merkezli bakış açısını bir yana bırakıp eko-merkezli (kimilerince biyomerkezli) bir bakış açısına sahip olmayı ifade ediyor. Bu perspektif eko-toplumsal ve eko-ekonomik boyutları da içeren bir biçimde ele alındığında “sürdürülebilir yaşam” odak noktasına zoom yapmamız gerekliliğini anlatır bizi. Dikkat edilirse, “sürdürülebilir kalkınma” kavramının dar anlam kalıbına ve ideolojik tartışmalarına takılıp kalmamak için “sürdürülebilir yaşam” deyimini yeğledik.
Holistik nitemi bütün anlamına gelen “holos kökünden gelmektedir. Yunanca’dan kaynaklı bu sözcüğün 1926’da Jan Christiaan Smuts tarafından “Holizm ve Evrim” yapıtında holizm olarak kullanıldığını görüyoruz. SmutsH holizm ile indirgemeci yaklaşıma karşıt bir biyolojik evrim anlayışını ortaya atmıştır: bütünsellik.
Batı’da 1960’lardan sonra üç onyıl pek fazla akademik radarlara girmeyen holizm 1990’lardan sonra tekrar gündeme gelmiştir. Oysa Doğu’da bu kavram yaşamın ana felsefesidir.
Holistik yaklaşımın dizgesel (sistemik) ve diyalektik bakış açılarıyla birlikte düşünülmesi gereğinin altını çizerek belirtelim. Aksi halde beklenilmedik ekonomik krizler anlamındaki siyah kuğuyu; iklim değişikliğinin getirdiği karmaşık krizler anlamındaki yeşil kuğuyu anlamak olanaklı olmayacaktır..
Holistik operasyon ve muhasebenin birlikte gelişimini günümüzde sürdürülebilirlik paradigması ile bütünleşen paydaş katılımı, sosyal sorumluk, sürdürülebilirlik ve çevre bilinçlenmesi konuları önemli rol oynamıştır. 1990 sonrasında şirketlerin sadece sermaye sahiplerine karşı sorumlu olmadıkları, bütün “paydaşlarına” değer yaratmak olduğu kabul gördü ve bu anlayış hızlı bir biçimde yayıldı. 1994’larda şirketlerin kârlara olduğu kadar sosyal ve çevresel kaygılara da odaklanarak kurumsal sosyal sorumluluğa bağlılık düzeyini ve zaman içinde çevre üzerindeki ekolojik etkisini ölçmesi gerekliliğini 1990’larda Elkington (1997) Üçlü Alt Çizgi (Tripple Bottom Line) teorisi ön planda yer aldı. Reinders (2003) “İnsan, Doğa ve Kâr prensibi” (People Planet Profit principle) değerlendirmesine göre, şirket sosyal sorumluluğu şirketlerin insan gücüne ve çevreye duyarlı olmasını gerekliliğini ön plana çıkardı. Tüm bu teorik ve uygulamaya dönük gelişmeler süreklilikten ( corporate continuity ) Sürdürülebilirlik (corporate sustainability) paradigmasına dönüştü. Diğer bir deyişle; kısa vadeli düşünmeden uzun vadeli düşünmeye, kâr maksimizasyonundan rakipl paydaşlığına , büyümeden sosyal, çevresel ve ekonomik etkileri dengeleyerek kalkınma ve gelişimeye, para ile ölçümden para dışında farklı ölçümlere, tüketimden tasarruf ve üretime, küreselleşmeden yerelleşmeye , İnovatif: ve yapay düşünceden entegre düşünceye dönüştü (Çoşkun.2021, s.19).
Muhasebe artık, küresel regülasyonlarla uyumlu ,çevresel, sosyal ve yönetişim odaklı değer yaratan yaklaşım ve stratejilerin ve sürdürülebilirlik performanslarına ilişkin raporlamalarda ön planda olmak zorunda. Diğer bir deyişle muhasebe, paydaşları, paydaş gereksinmeleriniı ve bu gereksinmelere yanıt verecek veri ve ölçütleri geliştirmede büyük sorumlulukları bulunmakta. Bu bağlamda,muhasebe, İşletme yönetim süreçlerine kaldıraç etkisi yaratacak bilginin üretilmesi ve paylaşılması amacıyla, iş hayatının öne çıkardığı ölçme ve değerlendirme esaslarını da içerecek bir biçimde, ÇSY (ESG) metriklerinin kildini açarak verilerden raporlamaya geçişte yeni teorik ve pratik zengin ufuklar vaat etmekte .
Devamı pek yakında….Pruvamız neta rüzgarımız kolayına olsun…
—————–
Referans
i-Caspari,John A.,Caspari,Pamela, (2004), Management Dynamics: Merging Constraints Accounting to Drive Improvement,1st Edition,Wiley; 1st edition (September 13, 2004) 264-280..
ii-Cost And Cost And Management Management Accountıng, Laser Typesetting by Delhi Computer Services, Dwarka, New Delhi Printed at M. P. Printers/July 2017,https://shorturl.at/ENOU0
iii-Güvemli, O. (2000) Muhasebe Tarihi I. Cilt, Süryay: İstanbul. • Hansen, R. D., Mowen, M. M. ve Guan, L. (2007) Cost Management Accounting & Control, South-Western Cengage Learning: Mason.
iv-Uragun, M. (1993) Maliyet Muhasebesi ve Mali Tablolar, Yetkin Basımevi: Ankara
v-Yükçü,Atağan ,”20. Yüzyılın İlk Yarısında Maliyet Muhasebesinin Gelişimi”,39-61https://www.acarindex.com/dosyalar/makale/acarindex-1423909009.pdf
vi-Bekçioğlu,kaderli,Köroğlu,sezer.”A New Cost Accounting Concept by the End of 20th Century”: Strategic Cost Management ,https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/319865
vii-• Selimoğlu, Seval Kardeş., Aslan, Ü. ve Güvemli, Batuhan. (2009) “12. Dünya Muhasebe tarihi Kongresinde Sunulan Türk Akademisyenler ve Uygulamacıların Bildirileri; Bir Literatür İncelemesi”, Muhasebe ve Finansman Dergisi, s.42, ss.217-228 https://dergipark.org.tr/tr/pub/mufad/issue/35618/395834#article-authors-list
viii-Coffman, Edward N. ,Lazdowski, Yvette, J. and Previts, Gary John,(2014), “A Hıstory of The Academy of Accountıng Hıstorıans: 1999-2013″,The Accounting Historians Journal Vol. 41, No. 2 (December 2014), pp. 1-73 (73 pages) ,https://www.jstor.org/stable/43487010
ix–Degos,.Jean-Guy,(2007), ,”Muhasebe Tarihi Araştırma Yöntemler”, Muhasebe ve Finansman dergisi, Ocak 2007,sayı:33, https://dergipark.org.tr/tr/pub/mufad/issue/35602/395503
x-Johnson, H. T. ve R. S. Kaplan. (1987),. “Relevance Lost: The Rise and Fall of Management Accounting”. Boston. Harvard Busines Press.
xi-Çoşkun,İzel Levi,(2021) Süreklilikten Sürdürülebilirliğe Bir Kurumsal Sürdürülebilirlik Yolculuğu, Artasan Yayınları,İstanbul..
xii-Zor, Ümmügülsüm ,(2019), “XV. Yüzyıldan Günümüze Yönetim Muhasebesinin Tarihi”, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi Aralık , 21(4); 944-955 Gelişimi,https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/908100
xiii-Mena,Reynaldo Fraustol,İllescas,C.P Reyna Yezika,(2008), İspanyol Öncesi Dönemde Meksika’da Muhasebenin Kökleri ve Gelişimi,Yıl 2008, Sayı: 38, 220 – 228,
xiv-Elmacı,Orhan,Ergin,H, (1999),Maliyet Ve Yönetim Muhasebesinde Yeni Açılımlar: Stratejik Yönetim Muhasebesi,Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi,https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/55127