Çağımızın en önemli küresel sorunlarından biri olan iklim, ekolojik ve sürdürülebilirlik krizi; logaritmik olarak büyüyen bir dairesel permütasyon içinde çok boyutlu ve çok katmanlı paradoksal bir eğilime dönüşmüştür. Küresel ekonomiye egemen olan kurumsal kapitalizmin “Neo liberal” varyantı genişlemesini sürdürmeye devam ediyor olması bu paradoksal yapının en önemli bir göstergesi. Artık Schumpeter’in bir ekonomik inovasyon ve iş döngüsü teorisi olarak tanımladığı “yaratıcı yıkım” konsepti artık ekonomik ve çevresel refah arasındaki potansiyel olarak yıkıcı değiş tokuş “yaratıcı kendi kendini yok etme” konseptine dönüşmüş durumda. Bilim insanlarının, 2009 yılında, küresel çevresel sınırlar olarak önerdikleri 9 Gezegensel sınırın 6’sının aşılmakta olduğu görülmektedir. Yine Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı raporda yer alan iklim projeksiyonları, “insanlık için kırmızı kod” olarak nitelendirilmiştir. Dahası, Dünya Ekonomik Forum’unun 2022 küresel riskler raporu, önümüzdeki 10 yılda küresel ölçekte olası en ciddi krizler olarak aynı konulara dikkat çekmektedir. Gezegen adeta kendisine yapılanlar karşısında insanlığa tepki göstermektedir. Karşımızdaki bu tablo; devletlerin, hükümetlerin ve işletmelerin gezegensel bir sorumluluk anlayışı içinde konuya yaklaşmaları gerektiğini ortaya koymaktadır.Çağımızın en önemli küresel sorunlarından biri olan iklim, ekolojik ve sürdürülebilirlik krizi; logaritmik olarak büyüyen bir dairesel permütasyon içinde çok boyutlu ve çok katmanlı paradoksal bir eğilime dönüşmüştür. Küresel ekonomiye egemen olan kurumsal kapitalizmin “Neo liberal” varyantı genişlemesini sürdürmeye devam ediyor olması bu paradoksal yapının en önemli bir göstergesi. Artık Schumpeter’in bir ekonomik inovasyon ve iş döngüsü teorisi olarak tanımladığı “yaratıcı yıkım” konsepti artık ekonomik ve çevresel refah arasındaki potansiyel olarak yıkıcı değiş tokuş “yaratıcı kendi kendini yok etme” konseptine dönüşmüş durumda. Bilim insanlarının, 2009 yılında, küresel çevresel sınırlar olarak önerdikleri 9 Gezegensel sınırın 6’sının aşılmakta olduğu görülmektedir. Yine Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) hazırladığı raporda yer alan iklim projeksiyonları, “insanlık için kırmızı kod” olarak nitelendirilmiştir. Dahası, Dünya Ekonomik Forum’unun 2022 küresel riskler raporu, önümüzdeki 10 yılda küresel ölçekte olası en ciddi krizler olarak aynı konulara dikkat çekmektedir. Gezegen adeta kendisine yapılanlar karşısında insanlığa tepki göstermektedir. Karşımızdaki bu tablo; devletlerin, hükümetlerin ve işletmelerin gezegensel bir sorumluluk anlayışı içinde konuya yaklaşmaları gerektiğini ortaya koymaktadır.Gelişmiş ülkeleri diğerlerinden ayıran en çarpıcı örnek…
“21. Yüzyılın iklim krizine büyük ölçüde, sanayi çağının başlangıcından bu yana üretilen sera gazı emisyonlarının yaklaşık üçte ikisini üreten sadece 90 şirket neden oldu”. (Clark 2013). , giderek artan sayıda küresel şirket, çevresel sonuçların iyileştirilmesini vurgulayan sürdürülebilirlik programları ve uygulamaları başlatmıştır – ancak belirledikleri hedeflere ulaşamamanın genellikle göz ardı edildiğini belirtmek ilginçtir (Inez Ward, 2014).Bu programlar ve uygulamalar, yeşil girişimci veya “ekoprenör” imajlarıyla birlikte iklim değişikliği konusunda bir iş “liderliği” vizyonuna ve şirketlerin iklim krizinden kurtarıcılar olarak potansiyel rolüne katkıda bulunup bulunamayacağı şüphelidir. (Wright ve Nyberg, 2015, s.17)
Hangi ülkelerde musluk suyunu içebilirsiniz…?
(Mavi içilebilir kahverengi içilemez ülkeler)
Dünya Sağlık Örgütü, güvenli içme suyuna erişimin bir insan hakkı olmasına rağmen, dünya nüfusunun büyük bir bölümünün su sıkıntısı çeken ülkelerde yaşadığını, zararlı kirleticilerle kirlenmiş su tükettiğini ve maalesef bir ülkelerin neoliberal su-enerji politikalarında ki ekonomi-politiğe aykırı uygulamalarının kritik rol oynadığını söylüyor. .https://l24.im/580B
Her türlü teknoloji var ama temiz suyu
evlere taşıyamıyoruz.
Türkiye’de su pazarının yarısı yabancı ortaklı
şirketler tarafından yönetiliyor.
Çoğu yabancı su firmalarına,
kendi suyumuz için binlerce lira ödüyoruz.
Bilmeyenler İçin Bir Not:
Türkiye’de su pazarının yarısı yabancı ortaklı şirketler tarafından yönetiliyor.
Alaçam (Nestle)
Aqua (Pepsi)
Damla (Coca Cola)
Erikli (Nestle)
Evian
Fiji Water
Hayat (Danone)
Nestle Pure Life (Nestle)
Sırma (Danone)
Saka Su (DyDo Drinco)
Turkuaz (Coca Cola)
Neden ‘hidro-politika’ 21. Yüzyıl’ı şekillendirecek?
Hidro – Siyaseti not edin. Hindistan – Pakistan. Çin’den daha büyük bir ekonomik alanın ayak sesleri.
———————
Referans:
Clark, D. (2013) ‘Which Companies Caused Global Warming?’, The Guardian, 21 November, www.theguardian.com/environment/interactive/2013/nov/20/which-fossil-fuel-companies-responsible-climate-change-interactive
Jennifer Inez Ward, 2014)https://www.theguardian.com/sustainable-business/blog/2014/jul/21/sustainability-goals-promise-broken-failure-target-walmart-disney
Wright, Christopher and Nyberg, Daniel (2015), Climate Change, Capitalism, and Corporations, Cambridge University Press,s.6-7.