İlk Söz: Dün olduğu gibi bugün de bütün bu acı ve yaralar,
Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin bekası için…
Yoksa birer yazgı olarak kalsın diye değil….….
Aziz Şehitlerimizin Ruhları Şad Olsun ! .. Nurlarda Yatsınlar Cennet Ehli Onlar….
“Ana sana bu mektubu Allahuekber dağında yazıyorum.
Galiba veda vakti geldi, hakkını helal et anam
Elif kıza selamımı söyle. O cepheden bu cepheye atıldık,
AŞK makamında bir türkümüz olmadı.
Bu yüzden sevdamız gazi aşkımız şehittir.
Bizim Elif kızın üstünden elim kalkmıştır gayrı
hakkını helal etsin…
Üzülme ana ağlama. Sarıhanlı nere Sarıkamış nere deme…
Sarıkamış için ölmeyi bilmiyorsa bir adam Sarıhanlı için nasıl yaşar?
Her seher vakti secde aydınlığında ki ak alnını öptüğümü bil ama beni öldü bilme…
Ne diyor Yunus ata Ölürse ten ölür canlar ölesi değil ana…”
“Hele söyle kurban olduğum hele söyle,
Efim efim donarken gecenin ayazında,
Nefesin buhar olup çıkarken son defa, …
Çıkmamış bıyıklarından buz sarkarken yiğidim,
Elin mi önce dondu, yoksa ayakların mı?
Kim düştü önce toprağa sen mi, arkadaşın mı?
Doksan bin can düşerken bir bir yere…
Yükselirken sessiz çığlıklar tekbirlerle birlikte,
Kim düştü önce aklına anan mı?
Hele söyle kurban olduğum…
Yoksa yoksa balan mı?
Şimdi ne zaman aklıma düşsen,
Gözümden yüreğime gözyaşlarım buz tutmuş.
Ne zaman seni ansam,
İçim yanar, dışım donar,
İçim dışım çığ tutar.
Sarıkamış yalandır, borandır Sarıkamış,
Sarıkamış ayazdır, destandır Sarıkamış,
Sarıkamış evlattır tam doksan bin…
Evladı buz kesmiş, evladı toprak olmuş,
Tam doksan bin anadır Sarıkamış,
Doksan bin anadır Sarıkamış…
Yaradır Sarıkamış,
Borandır Sarıkamış,
Destandır Sarıkamış.
Bedirhan Gökçe
Son Söz: 22 Aralık 1914. Binbaşılıktan
Erkân-ı Harbiye-i Umûmiye Reisliği ve
Harbiye Nazır’lığına yükseltilen, ehliyetsiz, liyakatsiz, kifayetsiz,
“Damat” İsmail Enver Paşa’nın emriyle,
78.000 Anadolu çocuğu, ardında binlerce yetim ve öksüz bırakarak
Donarak ve Hastalık’tan şehit oldu.
Sessizlik…
Evet…
Bir şeyleri daha iyi anlatabilmek için bazen “susmak” gerekir.
Çoğu zaman konuşmaktan daha çok şey söyler…
“Sevdikleri için ölümü göze almayanların sevmeyede, ölmeyede hakları yoktur”
“Sarıkamış için ölmeyi bilmiyorsa bir adam Sarıhanlı için nasıl yaşar?” diyen
Sarıkamış şehitlerimize saygıyla …
Sonsöz:.
Vatan:
Şehitlerimizin bize emanetidir.
Malazgirt’le kapı açan Sultan Alparslan’dır,
1453’te çağı kapatan Fatih Sultan Mehmet Han’dır,
Satıkamış’ta, Çanakkale’de ölüme koşan Mehmettir,
1923’te mührü vurulan Cumhuriyettir,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür,
ceddimizin emanetidir…
————————–
Bir Not:
Gagavuz Türk‘ü, Hıristiyan’dır. Yunanistan’daki Karaman Türk’ü de, Hıristiyan’dır…
Karaim ya da Hazar Türk’ü, Yahudi‘dir…
Altaylar, Tengrici’dir…
Saha-Yakut Türkleri Şaman‘dır…
Uygur Türk‘ünün kimi Budist’tir…
Azerbaycan Türk’ü ya da İran’ın Azeri Türk’ü Şii‘dir…
Anadolu Türkmen‘i Alevi’dir…
Dünyada ilk “Türk Derneği”, Macaristan-Budapeşte’de 1908 yılında açıldı.
Üniversitelerde ilk Türkoloji kürsüsü 1870 yılında Budapeşte’de kuruldu…
Macar Türklerini bilir misin?…
Turan fikrinin nereden doğduğunu sanıyorsun?…
Bugün…
Gabor Vona‘yı da bileceksin!…
Hâlâ Necip Fazıl mı okuyorsun?…
Oysa Attila Jozsef‘i okumalısın!…
Hadi Yusuf Akçura’yı, Sultan Galiyev’i bildiğini düşüneyim; Turar Rıskulov‘u ya da Ethem Nejat‘ı bilir misin?…
Sahiden “sağ” nedir, “sol” nedir hiç kafa yordun mu?…
Tarihindeki Türk milliyetçi hareketler sömürgeciliğe karşı çıkarken, senin neoliberalizme/ vahşi kapatilizme karşı neden hiç sesin çıkmıyor?…
Evet sen kardeşim!…
Bak sana bir Türk efsanesini hatırlatayım…
Cengiz Aytmatov’u bilirsin. Kırgız Türk’ü…
Türk birliğinin yılmaz savunucusu. Dünya edebiyatına armağan ettiğimiz Lenin ödüllü usta bir kalem…
1980 yılında yazdığı bir romanı var: “Gün Olur Asra Bedel”.
Okudun mu?…
Kişinin, öz köküne yabancılaşmasını anlatır. Bunu Türk “Mankurt Efsanesi”ne dayandırır.
Efsaneyi birlikte okuyalım:
Juan-Juan adlı barbar bir toplum, tutsak ettiği kişileri işe yarar köleler haline getirmek için belleklerini silerek “mankurt” haline getirirmiş !…
Bir insanı “mankurt” yapmak istediklerinde bak ne yaparlar:
– Tutsak kişinin saçları iyice kazınır,
– Kafasına devenin boyun derisi gerdirilerek geçirilir,
– Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanır,
– Yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde sıcak güneş altında dört beş gün aç susuz bırakılır,
– Sıcağın etkisiyle deve derisi büzülür ve bir mengene gibi kafayı sıkıştırır,
– Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlar yeniden uzamaya başlar,
– Fakat, deri kafaya o kadar yapışır ki, zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşir ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemez,
– Bu nedenle saçlar kafanın dışı yönünde değil, içine doğru uzamaya başlar,
– Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip, beyne doğru ilerlemesiyle tutsak kişi büyük acılar çeker,
– Beşinci günün sonunda tutsakların çoğu ölür,
– Sağ kalan tutsak ise zamanla kendine gelir; yiyip içerek gücünü toparlar.
– Ama o artık bir insan değildir; ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan “mankurt” olmuştur.
Artık hafızası yoktur…
Kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını ve çocukluğunu bilmez hale gelir.
Artık düşünemez…
İnsan olduğunun farkında değildir. Ağzı vardır, dili yoktur. Kaçmayı dahi düşünmeyen,
hiçbir tehlike arz etmeyen bir köledir sadece. Bilinci, benliği olmadığı için, sadece efendisine boyun eğen bir köle…
Evet… Mankurt, için önemli olan tek şey efendisinin emirlerini yerine getirmektir…
Akıl yoksunluğunu ifade eden “mankurtlaşma” artık bir kavram olarak kullanılmaktadır…
Anadolu’da “mankafa” derler !…
Kimbilir… Belki de Cengiz Aytmatov “Bozkurtları” uyarmak istemektedir…
Anlayana…
Bilmeyenler için :
Türk tarihinde ‘Bozkurt’ bir semboldür, idoldür. Öyle sadece bir partinin, grubun sembolü değildir. Biz çöl takımından değiliz, steplerden gelen bir milletiz. O yüzden kurt bizim için mühim ve manalı bir semboldür. Ecnebiler de Atatürk’e ‘Mavi gözlü Bozkurt’ diye hitap ederlerdi .
Bu minvalde bir kelam daha ekleyeyim :
“Tarihte Atatürk’e düşman olup da Türk’e dost olan çıkmamıştır! Atatürk, Türk Milletinin mavi gözlü bozkurtudur.”