Her zaman öğrenci olarak kalan, Öğretmenliğin kıdemli bir öğrencilik olduğunu hep hatırda tutan, Mustafa Kemal Atatürk’ü kendine rehber kılmış, aydınlık Türkiye’nin mimarlarını yetiştiren tüm öğretmenlerin, Öğretmenler günü kutlu olsun….
“Radikal Blog”da ki 23.11.2012 tarihli deneme yazılarımdan……
” Öğretmenler! Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır.”
İksöz: Öğretmenimiz bellidir. Minnetle.
Büyük önderin, günümüze ışık tutan sözleri çok manidar. Birlikte okuyalım:
“En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.”
“Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.”
“Öğretmek için öğrenmek gerek. Ve gönlünüzde bir sevda yok ise öğrencilik zor gelir. Öğretmenlik yapar ama öğretmen olamazsınız.”
“Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin”
“Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fennen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette yetiştirmek sizin elinizdedir… Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı olacaktır.”
“Şimdiye kadar uygulanan eğitim ve öğretim yöntemlerinin milletimizin geri kalmasında en önemli etken olduğu kanısındayım. Hala hak ettiği değeri göremeyen, hala hak ettiği hayata kavuşamamış öğretmenlerimiz var. Onun için bir milli eğitim programından söz ederken, eski devrin boş inançlarından ve yaratılışımızla hiç ilgisi olmayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelebilen bütün etkilerden tamamen uzak, milli karakterimiz ve milli tarihimizle uyumlu bir kültür kastediyorum. Çünkü milli dehamızın gelişmesi ancak böyle bir kültür ile sağlanabilir.”
“Türkiye’nin birkaç seneye sığdırdığı askerî, siyasî, idarî inkılâplar çok büyük, çok mühimdir. Bu inkılâplar, sayın öğretmenler, sizin; toplumsal ve fikrî inkılâptaki muvaffakiyetlerinizle desteklenecektir. Hiçbir zaman hatırınızdan çıkmasın ki, Cumhuriyet,sizden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesiller ister!
“Öğretmenlik ömür boyu sürecek bir öğrenciliktir.”
“Cahillik yok edilmedikçe, yerimizdeyiz… Yerinde duran bir şey ise geriye gidiyor, demektir. Bir taraftan genel olan cahilliği yok etmeye çalışmakla beraber, diğer taraftan toplumsal yaşamda bizzat faal ve faydalı, verimli elemanlar yetiştirmek lazımdır. Bu da ilk ve orta öğretimin uygulamalı bir şekilde olmasıyla mümkündür. Ancak bu sayede toplumlar iş adamlarına, sanatkarlarına sahip olur. Elbette milli dehamızı geliştirmek, hislerimizi layık olduğu dereceye çıkarmak için yüksek meslek sahiplerini de yetiştireceğiz. Çocuklarımızı da ayni öğretim derecelerinden geçirerek yetiştireceğiz.”
“Gözlerimizi kapayıp tek başımıza yaşadığımızı düşünemeyiz. Memleketimizi bir çember içine alıp dünya ile olan bağlarımızı kopartamayız. Aksine yükselmiş, ilerlemiş, çağdaş bir millet olarak medeniyet düzeyinin de üzerinde yaşayacağız. Bu hayat ancak ilim ve fen ile olur. İlim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus ferdinin kafasına koyacağız. İlim ve fen için kayıt ve şart yoktur.”
“Eserinin üzerinde imzası olmayan yegane sanatkar öğretmendir.”
(Mustafa Kemal Atatürk)
“24 Kasım Öğretmenler Günü” münasebetiyle yayımlanan mesajın(*) özellikle şu satırları çok önemsiyorum. Birlikte okuyalım:
” Bizler “beşikten mezara kadar ilim tahsil etmeyi” emreden, kalemin kılıçtan üstün olduğu bir medeniyetin mensupları olarak, tarih boyunca olduğu gibi bugün de öğretmenlerimize büyük değer veriyoruz.
Zira öğretmen, sadece öğreten, bilgiyi nakleden insan değildir.
Öğretmen, öğrettiğinden ziyade, yetiştiren, eğiten, terbiye eden; öğrencisinin içindeki cevheri sabırla açığa çıkaran ve işleyen kişidir.
Öğretmenlik, bilgi, tecrübe ve irfanla çocuklarımızı, gençlerimizi geleceğe hazırlama mesleğidir.
Bu yönüyle öğretmenler, eğitim öğretim sistemimizin temel yapı taşları, istikbalimizin de mimarlarıdır.
Öğretmenlerine hak ettikleri değeri vermeyen, onların fedakârlıkları karşısında ahde vefa göstermeyen hiçbir toplumun geleceği yoktur.”
Bu gün ne zaman, niçin konmuş diye sorarsanız?
Herkes yanıtını bilse bile; affınıza sığınarak , yine de anlatayım!….
UNESCO-İLO, öğretmenleri onurlandırmak için, 1994 yılında “5 Ekim “ gününü tüm Dünya’da “Öğretmenler Günü” olarak kabul etmiş..
Her ülkenin; kültürel , tarihi özelliklerinin ve okul tatil günlerinin farklı olması nedeniyle, farklı tarihlerde “Öğretmenler Günü “nü kutlamaya başlanmış.
Türkiye’de her yıl 24 Kasım, “Öğretmenler Günü” olarak kutlanmakta.
Neden 24 kasım derseniz?…
24 Kasım 1928, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği”ni kabul ettiği gün.
Böyle yazıyor kitaplar!…
Hep söylenir öğretmenlik en kutsal meslektir diye ve biz kalıplaşmış bu cümlelerden oluşan bir kutsallık payesi içinde aslında çok fark etmeyiz üzerimizdeki etkilerini.
Yıllar boyunca insan denen varlığın mimarı, mühendisi, ustası, kalfası, ağır işçisi ve eğiticisidir onlar.
Ailemizden sonra üzerimizde en fazla emeği olan sevgili öğretmenlerimiz.
Hakları nasıl ödenir ki?
Nasıl öderiz bize harf harf dokuyarak öğrettikleri bilginin, emeğin, şefkatin, anneliklerinin, babalıklarının hakkını?
Ödeyebilir miyiz?
Öğretmen annedir, öğretmen babadır, öğretmen sırdaştır, arkadaştır, ara bulucudur ve aslında öğretmen eğiticidir.
Biz klasik anlamda öğretmen diyerek kalıplaşmış bir kelimeye sığdırıyoruz belki tüm bir ömrü ve emeği ama öğretmen dediğimiz kişi bir eğitmendir.
Eğitmenle öğretmen farklı şeylerdir aslında.
Öğretmen öğreten insan, eğitmen eğiten insan demektir.
Herkes bir başkasına sahip olduğu bir bilgiyi öğretebilir.
Öğretmek bir bilginin başkasıyla paylaşılması, başkasına anlatılması ve öğretilmesi iken eğitmek, çok başka bir şeydir.
Eğitmek bir süreçtir, eğitmek bir bütünü kavramak ve bireyi bütün olarak görebilmek demektir.
“Eğitim öğrenilen bilgiler unutulduktan sonra geriye kalan şeydir.” diyor dünyanın en büyük dahisi.
Öğrendiklerimiz, bütün o kitabi bilgiler yıllar geçip unutulduktan sonra bize güzel ve değerli bir şeyler kazandırmış sa, bizi törpülemişse, insan gibi insan olabilmişsek eğitilmişiz demektir.
Eğitimin her düzeyinde, her kademesin de!…
Öğretmen öğretendir…
Bir çocuk okula başladığı günden itibaren en çok öğretmeniyle birliktedir.
Çocuklar için örnek insan, öğretmenidir.
Öğretmen hep saygı duyulan itaat edilen kişidir;
Çünkü, o hep verir.
O alış-veriş yapmaz.
Öğrencileriyle veriş-alış’tır arasındaki ilişki…
Öğretir, hep öğretir. Öğrencisini yetiştirmek, bilgilendirmek onu gururlandırır…
Kolay mı bir insan yetiştirip bu acımasız dünyaya salıvermek?..
Yüreği hep kıpır kıpırdır öğretmenin…
Boşuna mı söylenmiş Hz. Ali’den beri “bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diye…
Örnekleri çoğaltmak mümkün; ancak, ben size bu örneklerden sadece bir tanesini aktarmak istiyorum ki öğretmenin değerini anlamak için…
“Beyaz atına binmiş, ordusunun önünde giden Fatih Sultan Mehmet, yanında onu yetiştiren Akşemsettin, Molla Hüsrev ve Molla Gürani ile İstanbul’a giriyor.
Türk Ordusu’nu karşılayan şehir halkı yol boyunca dizilmiş, ellerindeki çiçek demetlerini padişaha sunmak için yaklaşıyor.
Şehir ahalisi, beyaz sakalıyla, ağır duruşuyla Akşemsettin’i padişah sanıp çiçekleri ona sunmaya çalışıyorlar.
Akşemsettin atını geri çekip göz ucuyla Fatih’i göstererek : “Sultan Mehmet odur, çiçekleri ona veriniz” demek istiyor.
Fatih Sultan Mehmet çiçeklerle kendisine doğru yürüyenlere hocası Akşemsettin’i göstererek, “gidiniz, çiçekleri ona veriniz.
Sultan Mehmet benim ama, o benim hocamdır” diyor.
Son Söz: Bizim bu cumhuriyete borcumuz var!” Bu borcu ödemek günü de bu gündür! Laik, sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin ÜNİTER yapısının devamı için her Türk vadesi gelen borcunu ödemek zorundadır! Çünkü şunun çok iyi farkına varmak zorundayız ki; bu coğrafyada üniter Türkiye Cumhuriyeti emperyalistlerin en büyük korkusudur! Milleti ve tüm kurumları ile ayakta olan bir Türkiye Cumhuriyeti sadece kendi vatandaşları için değil tüm Türk Dünyası için…“Tarihte Atatürk’e düşman olup da Türk’e dost olan çıkmamıştır! Atatürk, Türk Milletinin mavi gözlü bozkurtudur.” bu da böyle biline…
İyi insan demek vatanını seven, vatanı için doğruları ve yanlışları tarafsız ve objektif bir şekilde insanlarına anlatan demektir. Güneş hep ışık saçar..Özüne daima sadık, adıyla daima müsemmadır. Ne mutlu Güneş gibi olup hep ışık saçana..
Dünya üniversitesi olma ülküsüne yönelik olarak “Türk Ulusunu” çağdaş uygarlığın en ön safhasına geçirme,bilimde, teknikte özgür ve bağımsız olarak hareket edebilme,dünyanın en gelişmiş ülkesi olarak diğer ülkelere liderlik edebilme ve sürekli ilerlemenin bir düşünce-nesnesi olarak somut çıktılar elde edebilmek için Ulusal irade seslenişi yeteneğini, diğer bir deyişle kolektif ruh/irade varlığını çağdaş bilim ve akılcılıkla geliştirmek.Bu bağlamda; beşeri sermayemizin, aydınlık yarınlarımızın umudu olan gençlerimizi ;Fikri, Vicdanı ve İrfanı Hür olarak Kadim değerlere (İnancına, Tarihine , Kültürüne )bağlı analitik düşünen, tartışan , üreten bireyler olarak yetiştirmek.:
“Üniversite sadece bilim için değildir, aynı zamanda Hak, Hukuk, Adalet ve Cumhuriyet içinde üniversite gereklidir.Üniversite Cumhuriyet’in sahipliğindedir.”
Kelimeler gördüklerimizi kavrayamıyorsa ya da gördüklerimiz kelimelere sığmıyorsa konuşmak ne işe yarar?
Duvarımda ve masamda her zaman resmini eksik etmediğim Büyük Önder ; ben de koltuğumda büyük adam gibi oturan torunlarım da sana minnettar. İnşallah onların çocukları da seni saygıyla ,sevgiyle ve minnetle anacaklar. Ululaştırarak ve masal kahramanı haline getirerek değil, kalpten severek ve teşekkür ederek, Atatürk diyecekler…
Öğretmenlik kutsal bir meslek. Elbette “bir başkadır” öğretmenlik. Sadece bir meslek değil,aynı zaman da bir görevdir ifa ettiğimiz. Her dokunduğumuz öğrencimiz evlattır bizim için; dersliğimiz evimizdir. O yüzden okula “eğitim yuvası” deriz biz. İşte tam da bu nedenle herkes işe giderken, biz “yuvamıza “geliriz. Her zaman bir öğretmen olmaktan gurur duydum.35 yıldır ilham kaynağım olan,içimi geleceğe dair umutla dolduran tüm öğrencilerimi sevgi ve minnettarlık duygularıyla kucaklıyorum. Öğrenmek ve öğretmek bir sevda işi. .Bu bağlamda, üzerimizde emeği olan, öğrencinin sırtından para kazanmayan , onları bir “meta”olarak görmeyen, gerçekten ömrünü eğitime adamış, geleceğimizin şekillenmesinde özveriyle ter dökmüş bütün öğretmenlerimizin Ayrıca;:Büyük Önderin hedeflerini aklında ve gönlünde tutarak çabalayacak, onun yolunda yürüyecek, kıymet bilir ve sadakatli insanlar yetiştiren herkese selam olsun. Öğretmenler Günü kutlu olsun”.
Sağlıcakla kalın…
Yüreği
“Berkehan ve Bilgehan Deniz” kadar temiz tüm insanların,
günleri hep aydınlık olsun!
Yüreklerindeki sevgi daim olsun!
(Büyük Önderin kaleme aldığı Geometri kitabını aşağıdaki alan bağlantıdan indirebilirsiniz.) https://lnkd.in/gUj-VX7
(Büyük Önderin Askeri Ökulların müfredatına konulmasını ve okutulmasını zorunlu Kıldığı kitap, Grigory Petrov::Beyaz Zambaklar Ülkesinde, )
https://bit.ly/2CvpoXH
Prof. Dr. İlber Ortaylı, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatıyor Yayın linki: https://youtu.be/nvAk6qUc7to
Orhan ELMACI – 23 Kasım 2012
http://blog.radikal.com.tr/egitim/ogretmenler-yeni-nesil-sizin-eseriniz-olacaktir-mkemal-ataturk-6240
(*)24 Kasım Öğretmenler Günü” münasebetiyle 23.11.2017 tarihinde yayımlanan mesaj http://bit.ly/2B9QbXj
İlgilenenler için……
Büyük Nutkun 10 adet video ile anlatımı ..
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/1.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/2.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/3.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/4.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/5.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/6.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/7.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/8.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/9.mp4
http://feritgezgil.com/SesliNutuk/10.mp4